bugün

ne kadar batı özentisi olduğunun ispatıdır.
çok yoğun olduğu için ve bunca işin arasında arapça öğrenemeyeceği için elmalılı hamdi yazır'a kuran'ın türkçe mealini yapmasını emretmiştir.
gel gör ki bunca yoğunluğa rağmen fransızca öğrenmeye çabalamıştır,
ve buna rağmen bir yabancı devlet adamıyla görüşmesini başka bir yabancı devlet adamına anlatırken, bir kağıt parçasına bir kroki çizmiştir ve kendi bulunduğu yeri moi yazarak anlatabilmiştir. (artık adam nasıl anladıysa)

yani örnek vermek gerekirse: ingilizce biliyorum diye hava atarsınız sağda solda, ve ingilizce bilen birine bulunduğunuz yeri bir kroki çizip kendi bulunduğuz noktaya me yazıp anlatırsınız. saygılar paşam.
(bkz: atatürk ÜN tırnağı)
arapça öğrenmeyip kur an hatim etmeye çalışan şakirtlerden daha tutarlıdır.
takdir edilmesi gereken dil öğrenme çabasıdır. ne mutludur.
atamızın her bokunun battığı bünyeleri görmememizi sağlayan çaba. allahtan harem kurmadı,kendini peygamber ilan etmedi yoksa kimse tutamazdı bu kişiliksizleri. *
gayet normal olan hadisedir. isterse slovakça, iskandinavça, japonca da öğrenebilirdi.
bugün insanlar deli gibi fransızca, ingilizce öğrenmek için yırtınıyor. adam 100 yıl önce görmüş böyle olacağını, helal olsun atam. kimse arapça bilene saygı ile bakmıyor malsef.

not= moi fransızca da ben demek..
vatanı satmak, her yeri özelleştirmek, halkı fakirleştirmek, halkı bölmek, halkı aşağılamak, amerikanın kıçını yalamak, tutarsız davranmak ve dini kullanmak dururken boşa harcanmış çabadır. bu halk bunlardan anlamaktadır.
atatürk fransızcayı zaten okuduğu okulda öğrenmiştir. yani bunun için çaba göstermemiş, okuduğu okulun yabancı dili fransızca olduğu için mecburen öğrenmiştir. aynı zamanda atatürk zaten fransızcanın dışında almanca, arapça, osmanlıca ve ingilizce bilmekteydi ki bunu anıtkabir'deki müzenin kütüphane bölümünde bazı belgelere yazdığı notlarda görebilirsiniz...

bok atmadan önce bi okuyup öğrenseniz adam yerine koyulursunuz belki ancak okusanız zaten bok atabilecek zekaya yetişemediğinizi görürsünüz...

edit: ata'nın fransızca konuşması;

http://www.vidivodo.com/2...aturk-fransizca-konusuyor

edit 2: ata'nın anıtkabir müzesi kütüphanesinde bulunduğu kayıtları;

http://www.tsk.tr/anitkabir/kutup/a.html
normal olmakla birlikte abartılmaması gereken bir durumdur da. atatürk yaptı diye altından ille de keramet çıkarmaya gerek yoktur.
Gayet normal bir çabadır. batı özentisi olduğu anlamına gelmez.

işin garip tarafı tespittedir. Atatürk harf inkılabı ile arap harflerini kaldırıp latin harflerini getirmiştir. Madem böyle bir başlık sıçacan bence bu inkılaptan yola çıkarak savunsan daha olurdu. Fransızca öğrenmeye çalışmasından çok daha büyük bir koz senin için bence.

(bkz: Eşeğin aklına karpuz kabuğu düşürmek)
o dönem için gayet normal bir çabadır. o zamanlarda en geçerli yabancı dillerden biriydi, hatta günümüzde ingilizce'nin olduğuna benzer konumdaydı. dolayısıyla yüksek tahsil yapanların en başta öğrendiği avrupa dili idi.
fransızca öğrenen herkesin batı özentisi olduğunun ispatıdır.
ingilizce, almanca, ispanyolca, italyanca öğrenen siz dingiller. evet hepiniz batı özentisisiniz.
evet şu an ne dediğimin farkındayım.
neden başöğretmen olduğunu kanıtlayan bir çabadır. olduğu yerde kalmamış sürekli kendini geliştirmiştir. kendisine duyduğum saygıyı bir kat daha arttırmıştır.
van münüt dememek için öğrenmiş olsa gerek. zira bazı geri zekalılar, yarım yamalak ingilizcesiyle dünyanın önünde rezil olmuştur.
laik rejimle doğrudan bir ilişkisinin olduğunu düşündüren çaba.
osmanlı birinci dünya harbine almanya'nın yanında girdi ya şimdi topyekün batı özentisi olduk o dönem. *
çaba ile kalmamış, atatürk'ün fransızcadan yaptığı çevirilerle de taçlanmıştır.

kaldı ki fransızca öğrenmeye çok erken yaşta başlamıştır.
ta gueule !
(bkz: bir van minüt değil)
senin gibi evde çürüse idi, şimdi belki sen bu kadar çabasız yaşamak lüksüne sahip olamayacaktın, ne yapsın seni hesap edememiş diye düşündürüyor maalesef.*
fransızca konuşmak insanı çok entelektüel gösteriyormuş ondan olabilir.
(bkz: ingilizce bir dilse fransızca sanattır)
başbakanımızın ısrarla ingilizce öğrenmeme çabasından çok daha fazla taktir edilecek bir durumdur.
o dönemlerde fransızcanın ingilizce gibi gerekli bir dil olması ve yaygın kullanılmasından ibarettir. bu bir özentilik değildir.