bugün

nedense her zaman kemalistler ile araları bir türlü düzelmeyen kişilerdir. yani bu iki kesimde gerçekten vatanperver ve milliyetçi insanlardır. neden her zaman birbirleri ile kavga ediyorlar anlamış değilim.
Safahat’ın altıncı kitabının adı. Eserde dört kişi arasında geçen konuşmalar aktarılır. Bu dört kişi Hocazâde, Köse imam, Köse imam’ın oğlu Âsım ve Hocazade'nin oğlu Emin’dir. Yeni nesilden umutlu olan Hocazâde, gençleri beğenmeyen Köse imam’a karşı Âsım’ın neslini savunur işte bu ideal gençlik “Asım'ın nesli”dir.
Arapçılar neslini arabistan'da arasın, biz Türk'üz, bize Kemal'in nesli gerek...
on birinci nesildir. tertemiz. tiiffss.
Ne büyüktüler ki kanları kurtardı tevhidi
Bedrin aslanları ancak * şanlı idi
Mehmet Akif Ersoy'un ortaya koyduğu bir düşüncedir.
Peygamberimiz zamanında savaşıp, şehit olan nesildir. Kafire yenik düşmemek için Allah'a dua eden nesilde denilebilir.
çanakkale'de savaşıp şehit olan nesildir.
Papaz Haluk nasıl kendi inancından, varlıgından utanıyorsa, Asım kendi imanından ve varlıgından o derece gurur duymaktadır.
kesinlikle tayyip'in nesli değildir. asım'ın nesli amerikan kuklası değildir, olamaz.
asımın nesli diyordum ya nesilmiş gerçek
işte çiğnetmedi namusunu çiğnetmeyecek.
mehmet akifin asım dediği biri vardır aslında. bu genç köse imamın oğludur. çanakkale savaşı nedeniyle avrupa daki tahsilini yarım bırakmış bir gazidir. akifin hem şahsiyeti hem de bilgi ve irfanı ile sevdiği bir gençtir. çünkü o hem fiziki açıdan hasmının hakkından gelecek kadar kuvvetli hem de ruhu ince ve duyguludur. akif onun sohbetini ganimet bilmektedir. yani akifin idealindeki gençtir. bir taraftan da duruşuyla, zulme isyanıyla, vakar ve hayasıyla kendi seciyesini gördüğü gençtir.
"kurba... " arkadaşın yönlendirmesi ile gördüğüme sevinddiğim başlık. teşekkürler.
asımın kelime manası;" Kendisini günahlardan men'edip pâk ve ismetli tutan, koruyan, men'eden." demektir . böyle bir atadan gelen nesil.
Asım'in nesli... diyordum ya...nesilmiş gerçek:
işte çiğnetmedi namusunu, çignetmiyecek.
Şüheda gövdesi, bir baksana dağlar, taşlar...
O, rüku olmasa, dünyada eğilmez başlar,