bugün

the fabl of the bees.

1714 yılında hollandalı düşünür bernard de mandeville tarafından yaşadığı toplumu eleştirmek için yazılan eser.

masala göre;

Arı kovanın içinde bir devlet düşünün herkes birbiriyle rekabet halinde hırs, kıskançlık, mücadele ve bencillikle daha fazla üreterek zenginleşiyorlar ve hiçbir kovanın sahip olamadığı kadar bala sahip oluyorlar. Hal böyle olunca ülkenin refahı artıyor, bilim ve sanatta önemli adımlar atılıyor ve bu sürekli gelişim devam ediyor. iyi beslenen arılar iyi savaşçılar yetiştiriyor ve güvenliklerini rahatça sağlıyorlar. zamanla kovan, düşman arıların korktuğu dostlarınınsa imrendiği bir kovan haline geliyor.

fakat kovandaki refah ve zenginliğin artmasıyla sosyal yaşam farklı bir boyuta geçmeye başlar. Yaşlı arılar, ahlaksızlığın giderek arttığından, hırsızlık, rüşvet ve adaletsizliğin artık toplumu ele geçirdiğinden şikayet etmeye başlıyorlar. onlara göre, toplumun tüm kurum ve kişileri yolsuz ve başına buyruk hareket etmeye başlamıştır. genç aç gözlü arıları her şeyi ele geçirmeye çalışır ve toplumun huzurunu bozarlar. pek haksız da sayılmayan yaşlı arılara göre bu ahlaksızlığın bir çoğu politikacı, polis, asker hakim arıların bizzat kendilerince yapılmaktadır.

yaşlı arılar bu durumdan rahatsız olmaya başlar ve tanrıya yakarırlar; neden bu kadar kötülük var, arılar neden yalancı, kendi işini düzgün yapan arılar neden yok? diye dua ederler; "Arıların yüce Tanrısı bizi ve kovanımızı tüm bu hırslardan, ahlaksızlıktan ve kötülüklerden uzak tut hepimizi iyi ahlaklı bir toplum yap."

tanrılar bu sıradan arıların yakarışlarını duyunca çok sinirlenir çünkü yolsuzluklar olmasına karşın, bu kovan dünyadaki en zengin ve güçlü kovandır. bu yüzden onları cezalandırmaya karar verirler. nasıl mı? istediklerini vererek... Jüpiter arılara kızsa da dualarını kabul eder.

Ve kovandaki bütün arılar iyi ahlaklı güzel huylu olur. artık Hiç bir arının malda mülkte gözü yoktur. iktidarda olmanın hiç bir anlamı yoktur. Kovan huzurla dolmuştur. hırs, rekabet ve kıskançlık olmazken herkesin mutlu olduğu düşünülmüştür. Askere de ihtiyaç duymazlar çünkü herkes dosttur. Bu durumu fark eden başka kovandaki arılar hemen bu kovana saldırırlar. Dostlarını karşıladığını sanan arılarımızı gelen düşman arılar öldürür ve kovanı işgal ederler. ve sonuçta Geriye üç beş tane erdemli yaşamaya devam eden arı kalır.

Mandeville ve masalına göre '' insan doğuştan bencildir ve bu bencillik hem doğal hem de erdemli bir şeydir. Ona göre dürüstlük veya iyilik gibi nitelikler toplumu ileriye götürmemekte hatta gerilemesine sebep olmaktadır. ve hatta toplumsal gelişmemizin kaynağı kişisel ahlaksızlıklarımızdır. mutluluk, erdemsiz olmaya bağlıdır. Kişiyi mutlu kılan bencilliğidir.”

peki gerçekten kişisel ahlaksızlıklarımız ve kötülüklerimizi birleştirerek iyilikler üretebilir miyiz?

Bencilliklerimizin, kıskançlıklarımızın ne kadarı topluma yararlı olabilir?

Bize günah işleme özgürlüğü veren bu masalın ne kadarı gerçek, ne kadarı yalan?

Liberalizme atıf yapan bu masalda ahlak aramak mantıklı mı?
güncel Önemli Başlıklar