bugün

az evvel aydın sokaklarında dolanan gençtir, akşamın bu saatinde üzerinde siyah bir takım ve papyon elinde armonikası ile sokakta gezinerek konu komşuya konser verdi. yaşlı başlı teyzeler camlardan paralar attı sokağa, gelenek midir burada bilemiyorum ama çocuğa para değil de aşk mektubu atası geliyor insanın. bu kadar sempatik olabilir insan ancak *
insanın gayda çalası geliyor. böyle paraydı, aşk mektubuydu tabi aynı etkiyi yaratır mı bilinmez.
iskoç eteği giyerek gayda çalan genç kadar ilgi toplamayabilir.
her ne kadar braveheart hayranı olunsa da giyilmesi tercih edilmeyendir. o değil sayfalara direkt manşet olma var. neyse ki kendimize model olarak alabileceğimiz ağustos böceği modelimiz var. dinlenip dinlenip çalarız sazı artık. karıncanın ağustos böceğine tutkulu bir aşkla bağlanması umut edilir.
çalışkan karınca, ağustos böceğinin marjinal tavrına tav olsa da gün gelip zeki, yakışıklı, iyi aile çocuğu, helal süt emmiş başka bir zengin karınca bulunca tıpış tıpış ona gidecektir.

aşk karın doyurmıyır be gulüm *
karınca banaldır, sıkıcıdır! ağustos böceği tam tersine eğlencelidir. bilir her şeyin gelip geçici olduğunu. pragmatisttir aynı zamanda. deli gibi sabahtan akşama, akşamdan sabaha çalışmalara gerek yoktur. ha olmadı!.. "Bir zamanlar fakir ama gururlu bir ağustos böceği vardı." gibi mutasyona uğramış film repliği ile de cevap verebilir..
fareli köyün armonikacısıdır.
karınca da yıllar sonra ağustos böceğini görüp, "vay be sen neydin ne olmuşsun" tepkisini verir. ıssız adamın son sahnesindeki gibi bakışarak konuşurlar, aslında karınca kızımız pişmandır lakin dingin, monoton ama sorunsuz bir hayatı bırakıp ağustos böceği ile yeni maceralara başlamak istemez. dalgalı okyanuslar için yaşı çokan geçmiş, kendini açık denizlerin kollarına bırakıvermiştir.