bugün

elif şafak ın daha kitabın kapağından insanları cezbeden, olağanüstü hayal gücüyle yazmış olduğu kitabın ismi.
cennet ve cehennemin ortasındaki yer.
(bkz: amsterdam)
istiklal Caddesi Balo Sokakta bulunan son derece popüler bir bar.
türk milletinin her daim kaybetmesinin temel sebebi, devamlı arafta kalmak, karar verememek, herkese eşit mesafede olma çabası.
hristiyan inancına göre vaftiz edilmemişlerin, dünyada iyilikleri ve kötülükleri dengede olan kişilerin öldükten sonra kalacakları yer... ilahi komedyadaki hayali tasvire göre orada yaşayanlar ne mutlu(iyi) nede mutsuz(kötü)
sevap ve günah kayıtlarından sıkılan meleklerin amel defterine kayıtdışı olarak geçirdiği populasyonun gideceği muhtemel yer. (bkz: cehennet)
elif şafak ın yazdığı 8 kitaptan biri. nerde yabancısın, nerde evindesin soruları ekseninde ilerliyor kitap.

lakin, beni asıl ilgilendiren kitabın bir '' kara sinema'' olabilecek olması. nedense okuduğumdan beri bunu düşünüyorum.

kitabın kahramanı gail; ki bence gail i ben oynayabilirim. zira, değil bir gümüş kaşık gümüş kaşıklık bile taşıyabilirim saçlarımda.
http://www.araf-film.com/
fragmanından etkilendiğim türk korku filmlerine sıcak bakmamı sağlayacağına inandığım film.
biray dalkıran'ın ilk uzun metrajlı ve altın portakal'da yarışacak 9 türk filminden biri olan filmi.
türü ise korku-drama.
hem korkup hem ağlayacakmışız.
http://www.ar-af.com diye bir web sitesine sahip olan, ilginç konusuyla bir çok tartışmayı beraberinde getirecek türk korku filmi. bazı yerlerinde halka'dan esinlenmeler olmuş sanırım. 6 ekim'de sinemalarda..
bugün vizyona girmiş filmdir...
inanmakla inanmamak arası,arada kalmak olarakta kulanılır..
-ne yapacağımı bilmiyorum arafta kaldım..*
film afişinde bir ayet bulundurmasıyla antipati yaratan film.

her türk korku filminin afişinde bir ayet oluyor nedense.
şimdiye kadar izlediğim, hiç abartısız en kötü film.
dabbe yanında exorcist gibi kalıyor.
bide utanmadan türk korku filmi yazmışlar, film 2 saatse 1.5 saati saçma diyaloglar, kamera oyunları vs.

bu filmin aslında türü bile yok. film denmesinin sebebiyse kamerayla çekilmiş olması. yoksa en ufak bir sanat veya zeka parıltısı, veya klasik korku unsuru bile yok.
hayko cepkin in yaptığı soundtrackle kendini aştığı filmdir.
Yönetmenin kötü olmasından dolayı filme yazık olacağını düşünüyorum.
başrolünde liseden sınıf arkadaşım akasya asıltürkmen ın oynadığı, korku filmi diye türlendirdikleri bir film. pek beğenilesi bir film çıkmamış ortaya diyerek, içimde kalmaması için yönetmeninin çevirdiği ilk filmin bir biray dalkıran filmi diye sunulmasına da kimsin lan sen diye tepki vermeme neden olmuştur.
biray dalkıran ın ilk uzun metraj filmi.hayko cepkin in müziklerini yaptığı bu korku türk korku filminde kürtaj meselesi
ele alınmıştır.cennetle cehennem arasında,arafta kalmış bir ruh,intikamını almak için dünyaya dönmüştür.
bir kısa filmin nasıl bokunu çıkartıp uzun matrajlı bir film haline getirebiliriz diye düşünmüşler ve bunu yapabilmişler. o kadar çok kırpılması gereken sahne var ki keşke kısa film tadında kalsaymış demekten alıkoyamadım kendimi. 'korku filmi' tanımını alamayacak kadar da absürt olmuş japon korku filmleri gibi ordan burdan küçük kız çocukları çıkıyor. oyunculuklara yazık edilmiş sanki böyle bir filmle..
kuran-ı kerim de bir suredir.
kasvet dolu bir film. oyunculuklar belki özverili fakat yapım yetersiz. hayko cepkin'in hazırladığı müzikler filme oturmuş.
bu evlerde hiç mi doğru düzgün ışık yok dedirten iç karartıcı bir film. bi de ne rezil bi boyamadır o küçük kızın yüzündeki.
korku filmi olarak düşünülmezse güzel film. hazırlık aşamasında baya iyi psikoloji etüt edilmiş. ki iyi bir(hatta filmin sonunda ikiye çıkıyo) sizofreni örneği sergilenmiş. neticede film başarılı ya da başarısız olsun, benzer durumu olanları derinden/ derinden olumsuz etkileyecektir.(nokta)