bugün

hiç gelemeyeceğini bilirsiniz, ama yine de özlersiniz. elinizde değildir ... keşke yanımda olsaydı , bunca hatayı yapmama izin vermeseydi dersiniz...
anne uzaktaysa da olabilecek durumdur...gozleriniz dolar ama telefonda caktirmamaya calisirsiniz, cunku bilirsiniz ki cok uzulecek. yine de hic olmamasiyla kiyas bile kabul edilemeyecek bir durumdur, dusuncesi bile insani cildirtmaya yeter. * *
iki aydır her gün yaşanılan ama bi türlü dile dökülemeyen duygu...*
hasret kalmaktan,kavusamama ihtimalinin olmasından daha iyi bi durumdur..yokluğunu düşünmenin bile ürkütücü olmasıdır.*
varıldıgında hiçbişeyle değişilmez duygu bütünü...
teninin kokusu burundan gitmez. sesini duymak istersiniz ama hiç bir zaman duyamazsınız. oturduğu eve gittiğinizde anılar peşinizi bırakmaz. yemekler zevksizleşmiştir çoktan. ailenizde herkesin bir tarafı eksik kalmıştır artık, kimse bu konuda konuşmasa da. aylar geçtikçe bu duyguların hepsi kat be kat artar.
(bkz: allah kimseyi ayırmasın)
askerde ilk bir hafta boyunca iki yatak yanımdaki arkadaşımın sabaha kadar hıçkıra hıçkıra annecim seni çok özledim diye ağladığını gördüğümde ilk kez farkettiğim ve sonrasında her gün her an yaşadığım duygu. biri özlenecekse o anne olmalı. o özlenmeyi, sevilmeyi, el üstünde tutulmayı herşeyi fazlasıyla hakediyor. ben eve gelmeden uyuyamayan bir insan diyorum. böyle biri var ve düşününce bu akılalmaz bişey.
4 yildir adam gibi bir gun goremedigim oturup turkkahvemizi icip dedikodu yapamadigim her gun aglamamak icin kendimi zor tuttugum yasam agacima duydugum ozlem....
dunyada sizi en cok seven kisiyi ozlemekle cogu zaman ayni seydir anneyi ozlemek. herseyden cok daha fazla, cok daha garip bir aci verir insana.
her gün telefonla da konussaniz, yaninda olmayi, saclariyl oynayarak uyumayi, kahvaltiyi hazirlayip sizi cagirmasini, yatarken iyi geceler diyerek sapur supur öpmeyi ve buna benzeyen eylemlerin hatirlanmasi üzerine hissedilen duygudur.
hala insan oldugunuz gostergesidir. bu duyguyu unutmus olanlar da mevcut.
aslında bir şekilde de elinizde reçelli ekmek sokakta koşturduğunuz günlere özlem duyma biçimidir...
(bkz: karşılıksız sevgiyi özlemek)
sevgiliyi, en yakın arkadaşı, yaşadığın şehri, denizi, çocukluğu* özlemekten daha fazla can yakar. ama güzel olan annenin de sizi özlediğini bilmektir. *
yağmurun kıyısına oturup dalarken geceye, her bir yağmur damlası annen olur. yere düşen her damla kalbine dokunur ve sesiyle uyutur.
yağmur usulca diner sonra ve sis kaplar üstünü,annenin üstünü örttüğü battaniye gibi. sabah uyanırsın sapsarı bir güneş sana gülümser, ısıtır içini annen gibi. butun detaylarını gösterir odanın hayatı gösterir

çıkmak istersin dışarı koşmak isterin, güneşe sarılmak istersin. kalkamazsın yerinden iki adım atıp yere düşersin ve anneni kaybettiğin kazadan hatıra, tekerlekli sandalyen annen olur seni sımsıkı saran.

edit; oy için değil bu hayrıkışlar, sitemler. özlemim bunlar benim. *
bu özlemleri kısa sürelerle kısıtlı olanların yanında, annesi vefat etmiş kimselerin, sol yanlarında acıyıda beraber hissettikleri duygudur.

her ikisi de zordur.
Annem aklıma geldi bir an. Bolu da bu soğuk mevsimde zayıf bir ışığın altında sobanın üzerinde kestane kavuruşunu anımsadım. Hayal meyal hatırlıyorum. bir silüet gibi. Çocuk sayılırdım. Zeytin karası saçlarının güzelliği aklımın bir köşesinde. uzundu. ilk kestaneyi, ilk cevizi, ilk çekirdeği ,ilk mısırı hep bana vermesine rağmen abimi daha çok sevdiğini düşünür onu üzmek için her türlü arsızlığı ve haylazlığı yapmaktan alıkoyamazdım kendimi.
Ben ona o kadar uzak davranırken o ise bu haylazlığımı hiç umursamaz beni kucaklar öpücüklere boğardı. Bense o saçların kokusunun sarhoşluğuyla daha sıkı sarılırdım ona. Ve abime muzip muzip gülerdim sırtından. Özledim kestane kokusuyla karışan o saçlarının kokusunu. Ne güzel izler varmış çocukluğumun muzip gülüşünde.
yalnız olmadıgını ozlemektir.
seninle aynı fikirde oldugunu bilmektir.
kimsenin seni onun kadar sevebilecegini inanmayı ozlemektir.

ihityactır, * * *
hic buyuyemeyenlere.
hep ozluyorum.
hep.
hep cennetin nerde olduğunu, nasıl gidileceğini araştırıp durduk. ansiklopedileri karıştırdık belki de yada sahteden namaz kılmaya başladık. ama uzaklarda ulaşılmaz yerde olduğunu sandığımız cennet çok yakınımızdaymış. 9ay boyunca cennetin yanındaymışız. ne diyor bu adam saçmalayamaya başladıdiye bir hisse kapılmayın. merak etmeyin size yalan yanlış fetva da vermeyeceğim. cennet denilen o esşiz , hiç bir dünyevi pisliğin olmayacağı, rabbinin eşsiz güzellikleriyle donattığı rüya alemi annelerin ayaklarının altında. kimilerinin hadi bea dediğini duyar gibi oldum. hiç kusura bakmayın onların rızası olmadan hiç birşey olmuyor.
Ondan ayrı oldugunda veya ondan uzak bir yerde oldugunda içindeki tuhaf bir histir. Çok zor bir durumdur.Çünkü onlar kutsaldır.
telefonda konuşurken, "bir altı ay daha gelemiyorum o tarafa" dediğiniz anda boğazınıza çöreklenen bir yumrudur. bu sözden sonra geçen beş saniyelik durgunluk sırasında annenin yağmurlanmış gözlerini derinden gelen bir iç burkulmasıyla hayal etmektir. sırf o gözlerdeki bulutlar gitsin diye ne olursa olsun gitmek istemek ama okyanusları nasıl aşacağını bilemeyip, fotoğraf albümlerinin siyah beyaz iki boyutluluğun da çocuk olmaktır, kaybolmaktır.
içiniz sancır. dokunuşları , konuşmaları, gülüşmeleriniz aklınıza gelir " keşke ..." dersiniz... yanında olup nazlanmayı özlersin, şımarmayı, şımartılmayı.... ne telefon giderir özlemi ne de başka bir şey. telefonda konuşurken " anne çok özledim" seni dediğin an sesindeki titremeyle beraber daha fazla konuşamayacağını anlarsın. "kızım neden ağlıyorsun, ağlama" demesiyle inadına daha çok ağlamak gelir içinden. kokusunu burnunda ,ellerini saçında sanırsın uzanırsın yoktur. çaresizliğe düşmüş gibisindir. ne ileriye ne geriye.... ne yapacağını bilememek , sııkıntılardan, sınavlardan, yemek yapmaktan , büyük gibi davranmaktan bıkmışsındır. annenin korumasını, kollamasını özlersin. lise zamanlarında sabahaları başına gelip yüz kere adını söylediğinde "off annee" dediğin zamanları düşünür kendine kızarsın. " keşke burda olsa da adımı bin kere söylese" dersin. anneyle ilgili ne konuşulsa burnun sızlar göğsün kasılır. anne demeyi özlersin. özlersin.... *
yanımda, susuyor ve konuşmuyor. kendini böyle özletiyor.
onun size olan özlemiyle kıyaslarsanız pek de güçlü değildir.