bugün

fethiye cetin'in yazdigi, ermeni anneannesinin 1915 olaylarinda yasadiklarini anlattigi kitap.
galiba türkçe yazılmış en hüzünlü anı/biyografidir bu kitap. okurken defalarca içinizin sızlaması, azınlık olmanın bu coğrafyada nasıl netameli bir şey olduğunu iliklerinize kadar hissetmeniz, geçmişin muhasebesini soğuk politik çıkarlarla değil vicdanınızla yapmanız gerektiğini hissettirir. ermeni sorunu ortak tarih komisyonuyla falan çözülmez mesele ortak bir vicdanın sesini işitmeye açık olmakla ilgilidir.
kişinin annesinin annesidir.
uluslararası rekabett ermeni sorunu'nun kökeni adlı kitaptan :

çetin, kitabında hem " heranuş'un annesi, ablası, halası, anneannesi ve kardeşi hırayr bu ölüm yürüyüşünden sağ çıkmadılar." bilgisini aktarırken, hem de onbaşı hüseyin ve eşi esma tarafından evlat edinilen ve adı seher olarak değiştirilen heranuş'un babasının ve amcasının göç sırasında amerika'da bulunduklarını, heranuş'tan aktararak annesinin ve kardeşinin de göç sonrası new york'a gittiğinden çelişik bir biçimde söz etmektedir(fethiye çetin, anneannem, metis yayınları, ist. 2005, sayfa 45,48,51).
göç sırasında trajik olayların yaşandığının doğru olduğu söylenebilir, ancak çetin'in aktardığı bu çelişik bilgiler, yazarın yapıtını tartışmalı ve kuşkulu kılmaktadır.
Fethiye Çetin'in yazmış oldugu ve 1915 dönemini anlatan kitap.Okudugunuzda bazen duygularınıza engel olmakta zorlanacağınız ve geçmişe farklı bir gözle bakmayı deneyeceğiniz gerçek bir hikaye.
anneanne değil "anane" dir benim için o. miniminnacık ayakları, miniminnacık elleri vardır. tarçınlı kurabiye mi kokar yoksa bana mı öyle gelir bilmiyorum. gevrek gevrek gülmesi beni benden alır. her daim yanında ister bizi. iki gün görüşmedik mi telaşa kapılır hemen telefona sarılır. tongurdak * saçlarıyla etrafa neşe saçmayalı çok oluyor ama. eski hallerini özlüyorum ananemin. sanırım yaşlandığını kabullenmeye başlayalı uzun zaman olmuş.
Beş kişi(bir çoğu deli) ,üç köpek ve iki kediyle ev tam bir curcuna yeriydi. Sabah anneannemin istemsiz bağırtılarıyla uyanıyor gece yine o bağırtılarla zombileri oynuyorduk. Yedi 24 bize yaptırdığı vicdan muhasebesi de cabası.
- şşşt. Şilşşt..
- Noldu anneanne ne şişşt i falan noluyo?
- Göster bana. Gösteeeerr banaaa
Ve o sıra bir geliveriyor,evladiyelik,sarı,bok püsür pijama altımı aşağı çekip ona kıçımı gösteriyordum
- Aaa, terbiyesizzz terbiyesiiiz. Çekil gözümün önünden çekill.
- Niye ya , göster göster demedin mi, al sana kıç, alası mı var bundan öte ha?
- Kıçmış,kıııııçmış. Dalga geçiyorlar, götünü gösteriyorlar bana götünüüü....
- Uff, anneanne amma ikilettin ha. Bak konuştuköa götümü daha çok duyuyorsun, sakin ol,tek tek konuş.
*
Hayatın size ummadığınızı ansızın verdiği zamanlarda ne yapacağını bilmeyen safoşlara döndüğünüzde,bir süre sonra üzerinizi stres kaplar, daha kolay sinirlenir,küfür etmeyi düşündüğünüze o küfürleri sıralamayacağız için de,içinizde patlar,bir buhar çıkar o alevden
Ama masumane anın şeklini bozmamak adına, biraz daha tazelenmek, gülmek adına ufacık ufacık serserilikleri yapmak pek koymaz insana, vicdanı konuşmaz yani.
- Bir şey diim mi böyle bir götü gördüğün için çok şanslısın he. Sevap kazandığın yetmiyormuş gibi gözlerin de bayram ediyor bak.
- Çok büyüüük büyüükk. neresi güzelmişşş onun nereesiiii.
- Ha ben de tam ondan bahsettim ya, büyük yani,güzel güzel
güncel Önemli Başlıklar