bugün

anneanne evinin her tarafını severdim. güzel bir tablo asılı olan ortadaki odayı, renkli camlı girişi, kışın mutfak soğuk olurdu ama bahçe ve cami manzaralı mutfağı..
babaannemin evi tıklım tıklım eşya dolu, arka cephe, güneş almayan, kasvetli bir ev olduğundan çok sevmezdim. ama babaannemin evi kreş yanında ve bir odası kreşin bahçesine bakmakta. o oda en sevdiğim.
anneannemlerin eski evinde, iki adet açılabilen koltuk, iç içe geçmiş birkaç sehba, 37 ekran bir televizyon ve dedemin ıvır zıvırlarıyla (gerçek anlamda ıvır zıvır. haplardan gazete küpürlerine, tornavidadan annemin çocukluğundan sakladığı çoraplarına kadar her şey) doldurduğu büyük bir dolap barındıran oturma odası.

bir dizüstü bilgisayarı alıp da geceleri film/dizi izleyebildiğimiz senelere kadar saatlerce abimle koltuklara serilip sohbet ettiğimiz, rüzgardan havalanan perdenin ayaklarımı okşadığı nice yaz gecesine şahitlik etmiş o odayı çok özlüyorum.

belki odanın kendisini değil de abimle bir odada, eforsuzca çocuk olabildiğim günleri özlüyorum. bilmiyorum.
o evlerin bir kokusu vardır hep, anlatılamayan. kokusu haricinde ise misafir odasını çok severdim. şeker kutusunda hep kaliteli çikolataların ve şekerlerin olduğu misafir odası...