bugün

bağıra bağıra. içe atılan her şeyi boşaltmak adına denediğim. denemekten vazgeçemeyeceğim. "anne" deyip, alt dudağı büzdükten sonra, yüzü annenin göğsüne gömüp bağıra bağıra yapmak istediğim.
saçlarımda gezerken yaşlı elleri, kendisinden özür dileyişim. hıçkırıklarıma ara vermeyi başarıp, gözyaşlarımı kazağımın koluna silip de yalvarışım:

"affet beni."

tek sevilmesi gereken belki de senmişsin şu evrende. elimden kayıp giderken şu dünya denilen tanrı'nın oyuncağı, tanrı'nın oyun hamuru, bozmak isterdim bu oyunu anne. tekerine çomak sokmak isterdim evreni yaratanın. beni ağlatanın yüzünü dağıtmak isterdim anne. kalbini ellerimle söküp, kanını içmek isterdim. tam insan olmayı denerken ben, insan olamayacağımın kanlı delilinin kanını kadehime doldurup, yalnız gecelerde ay ışığına kaldırmak isterdim.

kendimi bulmak isterdim anne. kendimi kaybedip, kendimi bulmak. ruhumu kiralamak isterdim birilerine. mutluluk uğruna, çarmıha gerilirdim anne. mutluluk uğruna her şeyden vazgeçebilirdim. tanrı'dan. belki senden bile. nankörüm ya hani. sütün çiğ ya. ben hamım ya daha. pişemedim ya daha. sana bile nankörlük yapmayı göze alırdım. sırf mutlu olmak için.

son limanım sen olduğunda ağlamak isterdim ama. şu an, senden uzakta, bir klavye başında ağladığım gibi. salya sümük. bağıra bağıra!
her zaman duygusal olması gerekmeyen durumdur. (bkz: yine sütün bitti mına koyim, kocan olacak hıyar mama getirene kadar açız şimdi)**
filmlerde görüpte özenilen davranış. bu duyguyu annesi olduğu halde yaşayamamış birine kim ne anlatabilir ki? ağlamayı zayıflık, ya da sahtekarlık olarak gören bir annenin gögsünde ağlana bilir mi? sizi sevmeyip sadece size katlanan bir anneye sahipseniz, sadece ondan uzakta ağlama şansınız vardır. annesinin sevmediği biri dünyayı ne kadar sevebilir ve ne kadar katlanabilir o dünyaya?
annenin sıcaklığını hissetmek ve onun kucağının dunyadaki en guvenilir alan olduğunu bilmek. en güzel duygu.
her şeyin üstünüze üstüne, üzüntünüze üzüntünüze geldiği sırada sanki bir insan değilmişcesine sanki ölümün, huzurun elle tututlur gözle görülür bir madde haline dönüşmüş haliymişcesine sarılıp sadece ağlamak istemek. sonsuza dek ağlamak istemek. ölenedek hatta ölmeyi istememek orda ağlarken. yavaş yavaş sızmak. uyumak. uyurken bile kucağında olmak ve ağlamak. ne yazıkki bunu yapamamak daha da kanatır insanı.
rahatlamanın en güzel yoludur. böğüre böğüre ağlarsın salya sümük.
uzun bir zamandır e, okula, özel hayata, ve bilumum sorumluluklara dair içe atılmış, ve orada dağ gibi birikmiş her şeyin bir anda oradan birer birer çıkması.
içinizi kemiren şeylerin sizi mucizevi bir şekilde terketmesi, vücudunuzun tehlikeli bir virüsten arınması gibi.

ardından kendinizi bir tüy kadar hafif, yeni doğmuş bir bebek kadar dertsiz tasasız, hiç kendimi bunlar için üzmeye değer mi? modunda hissetmeniz.

(bkz: nirvanaya ulaşmak)
güncel Önemli Başlıklar