bugün

ülkemizde 1961 yılında kurulmuştur. bazı değişiklikler yapılarak 1982 anayasasında da korunmuştur. anayasa mahkemesinin kurulmasındaki amaç, anayasa mahkemesinin anayasadaki temel hak ve özgürlükleri korumasıdır. 1961 anayasasını hazırlarken, yasaların anayasaya uygunluğunun denetlenmesi için anayasa mahkemesinin kurulmasına karar verildi.
anayasanın temel görevi: yasama organlarının kimi işlemlerinin anayasaya uygunluğunu denetlemektir.
kanunların, kanun hükmünde kararnamelerin ve Türkiye Büyük Millet Meclisi içtüzüğünün Anayasaya şekil ve esas bakımlarından uygunluğunu denetler.
anayasa mahkemesi, anayasal değişikliklerinde, anayasada belirtilen biçim kurallarına uyulup uyulmadığını denetler. değişiklikleri öz bakımından denetlemez.
Siyasî Partilerin kapatılması,Cumhuriyet Başsavcılığının açacağı dava üzerine Anayasa Mahkemesi tarafından karara bağlanır ayrıca siyasi partilerin mali denetimide anayasa mahkemesince yapılır.
an itibarı ile web sitesi yenilenmiş* yüksek mahkeme.

http://www.anayasa.gov.tr
hasan cemalin bugunku yazisinda sorguladigi kurumdur; Türkiye'de sosyal güvenlik sistemi çok uzun yıllardır hastadır. Devletin bütçesinde, oluk gibi para yutan kocaman bir kara deliktir.
Bu kara delik, aynı zamanda Türk ekonomisinin sırtına binmiş çok büyük bir kamburdur.
Devletin iki yakası bu yüzden bir araya gelemez oldu. Hesabın kitabın tutmadığı bir ortamda enflasyon canavarı yıllar yılı istediği gibi at oynattı.
Sosyal güvenlik sisteminin hastalığı bilinmesine rağmen birbiri ardından gelen hükümetler bu soruna el atmaktan kaçındılar. Gerekli siyasal cesaret ve kararlılık sergilenmedi.
Hatta bazı hükümetlerin, tam tersine, hastalığı daha da azdıran -örneğin 1992'de emeklilik yaşını düşüren- popülist yollara saptıkları da görüldü.
Sonuç, sistemin iflasıdır.
Emeklisine, duluna, yetimine doğru dürüst hizmet veremeyen bozuk bir düzen... Ve ekonomik dengeleri sürekli olumsuz etkileyen bir kambur...
Örneğin, sosyal güvenlik sisteminin geçen yılki bütçeye bindirdiği yük 23 milyar YTL idi. Bu yük, Milli Eğitim Bakanlığı harcamalarının iki katına eşitti.
Eğer 2005 yılında sosyal güvenlik sisteminin 23 milyarlık böyle bir yükü olmasaydı, devlet bütçesi açık değil, tam 13 milyar YTL fazla verecekti. Bu miktarın da, geçen yılki Milli Eğitim bütçesine eşit olduğunu belirtelim.
Tablo böylesine vahimdir.
Deniz bitince, tabii IMF'nin de devreye girmesiyle, sosyal güvenlik sorunu bir yapısal reform olarak geldi, ekonomide gündemin baş sıralarına oturdu.
Erdoğan hükümeti, gecikmeli olarak, biraz da gönülsüzce bu soruna el attı. Ama sonunda, reform yanı törpülenmiş olsa da, bir başlangıç adımı olarak sosyal güvenlik reformu yapıldı.
Hiç yoktan iyidir dedirten bir gelişmeydi bu. Emekli Sandığı'nın, Sosyal Sigortalar Kurumu'nun, Bağ-Kur'un tek çatı altında birleştirilmesi, bir yerde 'reformun ruhu'nu oluşturuyordu.
Ancak bu yasanın 23 maddesi, Cumhurbaşkanı Sezer'le CHP milletvekilleri tarafından Anayasa Mahkemesi'ne götürüldü. Yüksek Mahkeme, bazı maddeleri iptâl etti, yürütmeyi de durdurdu.
Kısacası:
Sosyal Güvenlik reformu göçtü!
Şimdi durum ciddi.
Birçok bakımdan öyle.
Anayasa Mahkemesi kararının gerekçesi henüz açıklanmadı. Ama ben yine de aklımdan geçen bazı soruları sıralamak istiyorum.
Sırf sesli düşünmek için.
Örneğin bu ülkede bir yasama organı, halkın oylarıyla seçilmiş bir Meclis, devlet memurları hakkında yasal bir düzenleme yapamayacak mı?..
Bir başka soru:
Anayasa Mahkemesi'nin sayın üyelerinin, bu kararla aynı zamanda kendi emeklilik haklarıyla ilgili bir konuda karar vermeleri ne kadar doğrudur?
Çünkü bu karar sayesinde emekli oldukları vakit, bir takım avantajları onlar da kaybetmemiş olacaklar, öyle değil mi?
Bu soru da aklıma takılıyor.
Biliyorum, Anayasa Mahkemesi'yle ilgili hukukta görevsizlik kararı diye bir şey yok. Ama yine de böyle bir soru aklıma takıldı işte...
Bir başka soru:
12 Eylül'den kalma mevcut Anayasa'yla bu ülkede nereye kadar reform yapılabilir?
Yinelemek gerekirse:
Sosyal güvenlik reformu yaşamsal bir konu. Bu reform yapılmadan, devletin hesabı kitabı tutmaz.
Bu reform yapılmadan, bu ülkenin emeklisine, duluna, yetimine doğru dürüst hizmet götürülemez.
Yine bu reform yapılmadan, devletin kendi bütçesinden eğitime, sağlığa, toplumsal projelere doğru dürüst paylar ayrılamaz.
Yazık!
http://www.milliyet.com.t...06/12/21/yazar/cemal.html
erkler ayriligi, yarginin bagimsiz ve tarafsiz olmasi, yarginin siyasete alet edilmemesi, anayasadan odun verilmemesi, gercek adalet ve gercek hukuk gibi onemli unsurlari goz onunde bulundurarak, 2007 cumhurbaskanligi secimi ilk tur oylamasi ve 367 davasini da 2007 cumhurbaskanligi secimi ikinci tur oylamasindan once yetistirmesi umulan mahkeme.
başımız sıkışınca kapısını çaldığımız kurum. *
Anayasamızın 146, 147, 148, 149, 150, 151, 152 ve 153. maddelerinde düzenlenmiş olan yüksek mahkemedir. Şöyle ki:
AY md 146: AYM * 11 asıl ve 4 dört yedek üyeden olusur.
Chb, * 2 asıl ve 2 yedek üyeyi Yargıtay, 2 asıl ve 1 yedek üyeyi Danıştay, birer asıl üyeyi Askeri Yargıtay, Askeri Yüksek idare Mahkemesi ve Sayıştay genel kurullarınca kendi başkan ve üyeleri arasında üye tamsayılarının salt çogunlugu ile her boş yer için gösterecekleri üçer aday içinden; bir asıl üyeyi ise Yüksekögretim Kurulunun kendi üyesi olmayan yüksekögretim kurumları ögretim üyeleri içinden gösterecegi üç aday arasından; 3 asıl ve 1 yedek üyeyi üst kademe yöneticileri ile avukatlar arasından seçer. **
AY md 147: AYM üyeleri 65 yaşını doldurunca emekliye ayrılırlar.*
AY md 148: AYM kanunların, * ve TBMM içtüzügünün Anayasaya şekil ve esas bakımlarından uygunlugunu denetler. Anayasa değişikliklerini ise sadece şekil bakımından inceler ve denetler. Ancak olaganüstü hallerde, sıkıyönetim ve savaş hallerinde çıkarılan KHKların şekil ve esas bakımından Anayasaya aykırılıgı iddisıyla AYM de dava açılamaz. 2.fıkra kanunların şekil bakımından denetlenmesinin kim tarafından teklif edilecegini ve hangi hallerde teklif edilecegini belirtir. 3. fıkra AYM'nin kimleri yargılayabilecegini belirtir.
AY md 149: AYM başkan ve 10 üye ile toplanır, salt çogunluk ile karar verir. Anayasa değişikliklerinde iptale ve siyasi parti davalarında kapatılmaya karar verilebilmesi için beşte üç oy çoklugu şarttır.
AY md 150: Kanunların, KHKların, TBMM içtüzügünün veya bunların belirli madde ve hükümlerinin şekil ve esas bakımından AY ya aykırılıgı iddiasıyla AYM de dogrudan dogruya iptal davası açabilme hakkı, chb, iktidar ve muhalefet partisi meclis grupları ile TBMM üye tamsayısını 1/5 tutarındaki üyelere aittir. iktidarda birden fazla siyasi parti bulunması halinde iktidar partilerinin dava açma hakkını en fazla üyeye sahip olan parti kullanır.
AY md 151: AYM de dogrudan dogruya iptal davası açma hakkı, iptali istenen kanun, KHK veya içtüzügün Resmi Gazetede yayımlanmasından başlayarak 60 gün sonra düşer.
AY md 152: Bir davaya bakmakta olan mahkeme, uygulanacak bir kanun veya KHK hükümlerini Anayasaya aykırı görürse veya tarflardan birinin ileri sürdügü aykırılık iddiasını ciddi oldugu kanısına varırsa AYM nin bu konuda verecegi karara kadar davayı geri bırakır. *
AY md 153: AYM nin kararları kesindir. iptal kararları gerekçesi yazılmadan açıklanamaz.
AY md 153/6: AYM kararları Resmi Gazetede hemen yayımlanır ve yasama, yürütme, yargı organlarını, idare makamlarını, gerçek ve tüzel kişileri baglar.
Eskiden askerler cunta hayalleri kurarlardı ,ara sırda bu hayallerini gerçekleştirme fırsatı bulurlardı .
şimdi hukukçular hayaller kurmaya başladı ve siyasetin içine fena halde bulaştılar bu süreç ta refah partisi davasına kadar uzanır.
asıl sorun asker bulaşınca siyasete bir şekilde toplum bunun üzerinden gelebiliyor zira askerler sonuçta skerdir yanlış yaptıklarını anlayınca onurlu bir şekilde geri çekilmesini de bilirler.
Anayasa mahkemesine gelince fi tarihinde verdiği tartışmalara acık başörtsü kararı ile kendini bir nevi yasama organı olarak görmeye başlamış verdikleri kararlar sonucu yürürlüğün durması yerine yeni uygulamalara sebebiyet vermiştir .
şimdi o mahkemenin içinden çıkan bir cumhurbaşkanı onurlu bir şekilde gitmeyi becerememiş türkiye postmodern bir diktatörle karşı karşıya gelmiş tir , olayın bu duruma gelmesine anayasa mahkemesi çanak tutmuştur.
anayasa mahakemesi verdiği kararla sezer in 12 cumhurbaşkanı olarak seçmiştir ,ne yazıkki fiili durum budur.
son olarak ta bu durumun haklı olarak karşısında olan başbakana "sert" bir cevap vererek tehtidler savrulmuştur.
yeni bir kapatma davasına hazır olun .
bana bu yaşımda 184'ün 366'dan büyük olduğunu öğretmiş hukukçular heyeti.
bir de cumhurbaşkanını halkın seçmesi değişikliğini içeren anayasa paketinin birinci maddesi 366 oy alınca chp'li kemal anadol'un meclis tv kameralarına peşin peşin zafer işareti yapmasının teminatıdır yüce mahkememiz.
cumhurbaşkanlığı secimi için 367 yeter sayısının olduğunu soyleyen kurumdur. bu kurumun kararları gerekçelidir. yani gerekçeli anayasa mahkemesi kararları şeklindedir. fakat son verdiği 367 kararının gerekçesini açıklamamıştır. ya da bir gerekçesi olmadan verilmiş bir karardır. meclis başkanı bu kararın gerekcesini acıklaması için anayasa mahkemesi'ne yalvarmaktadır. verdiği karar ile halkın sectiği meclis'in durmasına yol açmıştır. bir nevi hukuksal darbe dir.
hasan celal güzel bu mahkemenin ismini bir yazısında a.m. diye kısaltmı$tır. ertesi günde "bazı terbiyesizler bizim a.m. yazmamızdan rahatsız olmu$lar" diyip aym kısaltmasını kullanmaya ba$lamı$tır. yarmı$tır.

(bkz: hasan celal güzel)
son bir yıl itibariyle ben yaptım oldu mantığını devreye sokarak aklı selimi dumura uğratan; tüm akıl sahiplerinin ve hukukçularının sigortalarını attıran enteresan bir oluşuma dönüşmüştür; hatta böylesi bir dönüşüm sonrası bunlar için yeni bir isim önerim de mevcut, pek fazla bir değişiklik olmayacak üzülmesinler: aha yasa mahkemesi.
anayasa(k) mahkemesidir özü.
aldığı kararlar, demokrasiye aykırı diyen akp yandaşlarından başka kimse değildir. Peki akp nin yaptıkları demokratik midir? koskoca anayasa mahkemesine, devletin en üst kademelerinden birine, gelip geçici bir hükümet yüzünden hakaret edenler vatana ihanetten başka birşey yapmamış olur.

düzenleme : eksileyenler için diyorum, tezimi kanıtladınız.
dini kullanmadigi, halki bölme ugrasinda olmadigi, Türkiye`nin degerlerini korudugu icin AKP destekcileri tarafindan düsman gözüyle bakilan degerli kurumumuz.
"millet adına egemenlik kullandığı"iddia edilen mahkeme.

bana milli gelirimizin her yıl büyük oranlarda arttığını hatırlatıyor bu durum.gsmh'nin her yıl artıyor olması nasıl bizim ev ekonomimize hiçbir katkı sağlamıyorsa,anayasa mahkemesinin millet adına egemenlik kullanma iddiası da o derece trajikomiktir.birinde cebimize giren birşey yok,ötekinde de yetki verdiğimiz falan yok,lakin "ben senden yetki aldım,benim sözüm senin sözündür"iddiasında olan bir anlayış var.

madem millet adına yetki kullanıyorsunuz,seçime niye gidiyoruz,toplanın 11 kişi,"göbeğini kaşıyan adam"ın yerine kararınızı verin.ne de olsa siz en iyisini bilirsiniz,durup dururken "çoban"lara niye oy kullandırıyorsunuz ki!
12 eylül darbecilerinin dokunmadığı tek kurum. ihtilal sonrası sadakatlarını belirterek görevlerine devam etmişlerdir. bu durum konuyu biraz özetliyordur umarım.
durumdan vazife çıkartarak anayasaya aykırı kararlar alabilen anayasal olması gereken kurumdur.

aldığı bir kararla meclis üstü ve atatürk'ün kurduğu tbmm'yi üyelerinin siyasi görüşlerine göre denetleyen darbecilerin kurduğu kurum görüntüsü çizmiştir ki ülkem adına kaygılanıyorum mütemadiyen.
gün itibariyle istediği olmayınca tü kaka ilan eden güruhun saldırısına maruz kalmıştır.
yobaza grubun inanılmaz bir şekilde ve utanmadan chp'li diye suçladığı yüce mahkeme.
anasaya mahkemesi atatürk ilkelerine bağlı, laik ve cumhuriyet değerlerine sahip çıkan bir mahkemedir.
ama arap hayranı olan ve şeriat özlemi çeken yobazlara bu durum pek doknuyor olsa gerek.

umarım yüce mahkemenin bu laik, atatürk ilkelerine bağlı tutumu akp'li abdullah gül ile değişmez.
anayasanın 1., 2. ve 3. maddelerine aykırılık gösteren değişikleri esas bakımından inceleme yetkisi vardır. bunun aksini iddia eden şunu da iddia eder. "anayasanın 4. maddesini değiştiririz ee o zaman değiştirilemez lafı gider 1, 2, 3ü de değiştiririz"
bırakın hukuk devletini devlet olmaın millet olmaının toplum içinde yaşamanın kurallarından bir haber bazı yobazların saldırılarına maruz kalmış en yüksek mahkemedir.
onlara kalsa taş devri kurallarıyla yaşansın ama taş devrinde bile insanlar kurallara uyuyordur. yobazların nerden geldiği belli değil.
haşim kılıç başkan olunca ''eyvah! bir kalemiz daha elden gitti'' diyen aklı evvellerin turban kararının alınmasıyla ''yüce mahkeme'' dediği anayasal kurum. entegrasyon bu kadar kolay olmamalı.
bir gün akp'nin lehinde de karar verdiğinde, kendisini savunan güruhun o zaman da yüce mahkeme sıfatını yakıştıracaklarından hiç emin olmadığım kurum.
haşim kılıç başkan olunca artık daha rahat hareket ederiz diye düşünenlere türban kararını iptal ederek tokat gibi bir cevap veren yüce mahkemedir. laikliği ülkemizde yaşatacağını gösteren bir karar almıştır.
milli iradeyi hiçe sayan mahkeme lafları atılan yüce divandır. milli irade de neye göre irade, kendi hür iradesimi, yoksa para, mal, mülk veya gaza gelip kandırılan irade mi? demokratik bir ülke ama halkher kararı doğru veremeyince bu ülkede karar alacak yüce mahkemler hazır bulunuyor. yoksa ülkeyi halka emanet etsek vay başımıza geleni.

şeriatla yönetilen bir ülke olmadığı için türkiye, laik ve cumhuriyetçi karara saygı duymak gerekir. yobaz ve hükümet yalakaları cevabını aldı.
güncel Önemli Başlıklar