bugün

anayasa'nın üstünde anayasa mahkemesi'nin olması anlamına gelir ironik bir durumdur.
anayasa darbeci zihniyette kalsın, 82 anayasasının cuntacı felsefesi zarar görmesin diye direnen amcaların iddiasıdır.
lan bu paket kötüyse daha demokratını, daha özgürlükçü olanı sen yap desteklemeyen senden şerefsiz olsun.
anayasa'yı da belli kişilerin oluşturduğu göz önüne alındığında anayasanın o belli kişilerin egoları ve istekleri yönünde olduğu sonucu çıkabilecek durumdur.
"senin görüşlerine katılmadığım için senin yaptığın hiç bir şeyi onaylamam. arada böyle cevap veremediğim durumlarda da elimden geldiğince saçmalarım." demenin türkçesi.
hep böyle kal mı denilecek? dünya değişiyor, insanlar değişiyor, yaşam değişiyor, ülkemiz değişiyor ama anayasAyı değiştrmek anayasaya aykırı. hem de 16 defa değiştirilmiş olmasına rağmen öyle mi?
yasa koyucuyu olan meclisi ve dolayısı ile milleti top yerine koyan durumdur.

(bkz: hepiniz topsunuz)
mutlakiyetten meşrutiyete geçişin tersine dönmesidir.
kafa karıştırıcı söylemdir. bu sayede anayasa mahkemesi yetkilerini zorlayıp yetkisi olmayan konularda karar verebilmektedir. anayasa değişiklikleri sadece şekil bakımından incelenerek şeklen usulsüzlük denetimi yapılabilir. mülitan bir hükümet varsa bile anayasa değişiklikleri sadece şeklen denetlenebilir. kendi kendine anayasa mahkemesi kanun yapıp uygulayamaz. yetkisini anayasadan alır ve yetkileri ancak anayasa konusundaki değişikliklerde şekil ile sınırlıdır. işimize gelmese bile "canımız istediği için anayasaya aykırı, çünkü bunlar militan bir hükümet" denemez.

burda olayın aslı; anayasa mahkemesinin anayasayı çiğnemesidir. bu ülkede hukuk olsaydı yetkisini aşarak karar alan anayasa mahkemesi üyeleri anayasayı çiğnedikleri için özel yetkili savcılar duruma el koyar ve anayasayı bizzat çiğneyen anayasa mahkemesi üyelerini kanunsuz davrandıkları ve anayasayı çiğnedikleri için tutuklarlardı...

bu ülkede anayasa mahkemesi, danıştay ve hsyk gibi kurumlar yetkisi olmadığı halde yürütme ve yasamanın yetkilerini gaspederek yerindelik denetimi yaparak kuvvetler ayrılığı ilkesini çiğnerken bunlara müdahale etmeyen bir hukuk camiamız var.

ufak bir kaç örnek vereyim. katsayı kararını iptal eden danıştay; hakları çiğnenen insanları korumak yerine madem eğitim sistemimizin nasıl işleyeceğine karar verebiliyor bir karar çıkartsın ve ülkemizin bozuk eğitim sistemini düzenleyerek herkesi aydın yapsın.

bir özelleştirmeyi iptal ederek veya yapılan bir zammı iptal ederek ekonomiye müdahale eden danıştay tekrar bir karar alsın ve işsizliği bitirdim diye bir karar çıkartsın.

benim öğrendiğim hukukun iki temel özelliği vardır.
1- devletin zorbalığına karşı halkın haklarını korur.
2- kanunlar açıktır ve kişiye göre veya zamana göre farklı anlamlara gelmez.

bizim yüksek yargımız öyle geniş bir yorum yaparak kanunların kapsamını genişletiyor ki kimse hukuka saygı duyamıyor ve verilen kararlar tartışmalı oluyor. aynı şekilde halkın isteklerine değer vermiyor. oysa kanunların uyulması için insanların o kanunları benimsemesi gerekir. çoğunluğun karşı olduğu kanunlar varsa halkın görüşleri değil, kanunlar değiştirilir.

tekrar açıklayalım; tüm kamu kurum ve kuruluşları yetkilerini anayasadan alır. anayasadan almadıkları bir yetkiyi kullanmaları veya icat etmeleri halinde anayasayı çiğnerler. bu anayasa mahkemesi de yetkilerini ve yetkilerinin sınırları anayasa ile çizilmişken bunu aşıyorsa o cüppelerinden utanmalıdırlar. hukukçulara meslek ahlakı öğretilmiyor sanırım.