bugün

özelleştirmeler bu hızla devam ederse yakında sözlükte 10000 karakter sınırına takılacak listedir.
din,
deniz feneri,
ergenekon yalanları.
(bkz: 4 temmuz 2003)

türk halkının ve askerinin; onuru , şerefi.. sam amca ve 3-5 kürt çapulcuya peşkeş çekilmiştir..
copy/paste ve ''satıldı lan işte'' şeklinde ezber yapan arkadaşlara çok güzel bir örnek;

Petkim'in satışının olacağı sıralar bir çok talip çıktı haliyle. Taliplerin arasında Oyak'ta vardı. bütün herkes ulusal sermaye alsın diye propoganda yaptı durdu ve sonucunda oyak aldı. Şov yaptılar oyak aldı diye çünkü yerel sermayede içinde kaldı petkim. Peki sonrasında oyak ne yaptı ? Çıktı petkim'in yarısını yabancılara devretti. Oyak başkanı resmen kırmızı t-shirt ile çıkıp ''yerel sermaye alsın'' diye çırpınıyor, şov yapıyor ama Sonrasında şirketin sırayla hepsini yabancılara devrediyor. ilk önce bunları görmek lazım sonra başkalarına taş atmak lazım. Bu arada yabancı düşmanlığı yapan siz zeka küpü arkadaşlarım, 70-80-90'larda komünist olarak bilinen çin'den bahsedelim azıcık. Anladı ki dünya ticaretine kapıları kapattığın an bu kapitalist düzende hiç bir şekilde ilerleyemiyosun, gelişemiyosun. Baktılar böyle olmıyacak, kapılarını sonuna kadar açıp -haliyle komünizm değerlerinden feraget edip- bir çok ticaret anlaşması yaptılar. Şimdi bakıyoruz ki çin, dünyanın en çok yabancı şirket çalıştıran, ülkeye yabancı yatırımcı çeken 2. büyük ülkesi ve ekonomisi tavan yapmış durumda. biz de tüm kapılarımızı kapatalım değil mi ? aman kimse ülkedeki nimetleri görüpte gelmesin buraya, para harcamasın ki gelişmeyelim. satıldı diye yaygara çıkartıp tüm herkesin mail'ine yollayalım.
yazarlarimizin cogunun kalkip burada boru öttürerek karsi olduklari seye direnmemeleri ayri göz yasartici bir durumdur.
memleket satilmis, bizimkiler kalkmislar bunun felsefesini simdi yaparak sindirmeye calisiyorlar.
ne yazik ki; halk uyurken satilmamis, önceden de herkese bildirilmistir. göz göre göre satilmis olan bu sektörleri ve kuruluslari elimizden cikarttiysak suclusu yine biziz.

halkimiza su sorulmalidir.
"ihaleler olurken neredeydiniz?"
"vatan satilirken siz hangi diziyi izlemekle mesguldünüz?"
"tek kisiyim ben ne yapabilirim?" gibi sacma sorularla da cevap vermemenizi öneririm. bu da daha birlik olamadigimizin ispati olur.
akp devleti satarken chp (akp´nin en büyük mualifi) ne yapiyordu acaba?

biri devleti satar, digeri o satisi tamamladiktan sonra uyanir.
onlarca yer satilmis dile kolay bunun farkina simdi variliyor.

helal olsun!
kısaca ülkenin 25 yılıdır.

zarar eden kurumların satılmasını filan geçtim; burada gözden kaçırılan bir nokta var.

bu kurumlarda çalışanlar iş yapmadan maaş alıyormuş içleri defalarca kez boşaltılmış filan.

akp li milletvekilleri sanırım akp yi kurunca siyasete sıfırdan yeni başladıkları yanılsamasında bulundular, zira bu memleketi refah, fazilet, dyp, anap, mhp gibi farklı siyasi oluşumlar altında soyup soğana çeviren kendileri. 25 senedir başımızda hep bu partiler vardı dsp yi saymazsak.

o sicili kara ancak komplekslerinden partileri ak insanlar nasıl olduysa akp ye geçince 28 şubat sonrası kadrolaşmasının durması sebebiyle bazı kurumlarda kontrolü kaybettiklerinden midir nedir özelleştirme adı altında iç ve dış ortaklara peşkeş operasyonu düzenlemekteler.

o zarar eden kurum satma masalına gelmeden önce bu ülkenin bugün bu halde olmasının mesuliyetini üzerine al ki iki rekat iktisat okumuş adamlara anayasa kitapçığı atıldı kriz çıktı hikayesini anlatıp insanları götüyle güldürme!
toprak !

yıl: 2006.
iktidar: maalesef akp

Tapu yasasının 35. maddesinde yapılan değişiklik ve şu anda yürürlükte olan düzenlemeye göre, * yabancı uyruklu gerçek kişiler ve yabancı ülke yasalarına göre kurulmuş tüzel kişiliği olan ticari şirketler, * il bazında il yüzölçümünün binde beşini aşmayan miktarlarda mülk edinebilirler. ~ Askeri yasak bölgeler içindeki güvenlik bölgelerinde mülk edinilemez.

bir ülkenin en önemli değeri değil midir toprak?
filistin'in bu hale gelmesinde yahudilere sattıkları toprakların neden olduğunu bilmiyor muyuz?

yok özelleştirme yeri geldiğinde iyimiş yok dışarı açılmamız lazımmış falan filan her şeyi geçtim;

biz bu toprakları kanımızla canımızla almadık mı, kanımızla canımızla korumadık mı niye satalım!
türk telekom ve eti madenleri hariç geriye kalan satılanlar mantıklıdır. dünyanın bütün devletleri güvenlik-hukuk-istihbarat-savunma sanayi gibi devletin temelini oluşturan birimler hariç geriye kalan herşeyi satmıştır yani özelleştirmiştir. çünkü bu şirketler özel iştiraklerde daha verimli çalışmaktadır, devletin üzerine yük olmaktadır.
(bkz: toplumsal şeref)
(bkz: kişisel onur)
(bkz: iyi niyet)
(bkz: din)

(bkz: #3986515)

bush amcanın kucağı sıcak olsa gerek..
geleceğimiz ve emeklerimizdir.
uzun ve masraflı bir listedir. daha kolayını önereyim;

(bkz: akp nin 5 yılda satamadıkları)
fabrikaları, binaları, toprakları, maddi değerleri bir kenara bıraktım,

satılan koskoca bir ülkenin geleceği, bir milletin onuru, bir ulusun ruhudur.

neymiş efendim, copy/paste gençliğinin birbirine gönderdiği mailmiş bu. sanki bu listedekiler bu hükümet döneminde satılmadı, sanki tekel ingiliz'e telekom araplara peşkeş çekilmedi, hepsini copy/paste gençliği götünden uydurdu aq. iett garajı dubaililere, izmir limanı hong kong'lulara, kuşadası limanı ingilizlere peşkeş çekilmedi sanki. yuh derler adama be birader, pes.

paranın pulun devreye girdiği yerde yüzdeki maskeler kalkar gençler. vatan millet sevdalısı demokrasi savaşçıları mısınız, üç kuruşa memleket satan peşkeşçilerden misiniz bir karar verin artık size zahmet.
diğer partilerin 30 yıldır satamadıklarıdır. hemen her partinin (sol partiler dahil) parti tüzüğünde, secim bildirgesi'nde özelleştirme vardır. özellikle özal'dan sonra çok moda bir kullanım oldu. ama seçimlerden sonra muhalefette ya da meclis dışında kalan seçim mağlupları iktidarın gerçekleştirdiği her özelleştirmede devleti satıyorlar siyaseti yaparlar.

mesela telekom yıllardır özelleştirme programında, seydisehir aliminyum tesisleri hakeza, tekel aynen.

başarılı başarısız, sonuçta birçok özelleştirme yapıldı. hazineye girdi sağlandı. burdan siyaset yapmaya çalışmanın kimseye faydası yok. zira kuru gürültüden ileri gitmez.
(bkz: ne alırsan 1 milyar dolar)
(bkz: bir kulağımızın arkası kaldı bea abi)
o kadar çoktur ki kısaca "VATAN" demek yeterlidir kanımca...
Küçük Amerika

günlük gazetesi/19.02.2010
Türkiye, 1940'ların sonundan itibaren ABD'nin belirleyiciliğine ve egemenliğine teslim olmuştur. Bu süreci, Nihat Erim'in 1940'lı yılların sonunda veciz bir şekilde ifade ettiği 'Küçük Amerika' kavramı yardımıyla, bir 'Küçük Amerikalaşma' dönemi olarak adlandırmak hatalı olmaz. Özellikle 1950'lerde netleşen bu durum, daha sonraki süreçte de belli kayıtlarla günümüze kadar varlığını sürdürecektir.

Adnan Menderes Türkiye'yi 'Küçük Amerika' yapma ideali ve her mahallede bir zengin yaratma hayali ile iktidara geldi.

Turgut Özal ise 'Altı Malatya, üstü Teksas' bileşimler peşinde koşmuştu. Son 60 yıllık tarihimiz boyunca gerek asker gerek sivil 'devletlular' Amerikancılık ve Küçük Amerika olma idealleri ile gecelerini gündüzlerini katarak çalıştılar.

Evet yukarıda da dediğimiz gibi sadece sivil yönetimler döneminde değil askeri darbe dönmelerinde de ABD'ye önemli ödünler verildiği, ABD'nin istekleri doğrultusunda açılımlar sergilendiği bilinmektedir. Bu açıdan 12 Eylül özel bir yere sahiptir.

Daha Haziran 1980 içinde Amerikan Silahlı Kuvvetler dergisinde yayınlanan bir makalede 'Türk Silahlı Kuvvetleri müdahale edecek' denilmekte ve 12 Eylül 1980 sabahı ABD Dışişleri Bakanı Muskie, Başkan Carter'ı 'Kimlerin müdahale etmesi gerekiyorsa onlar müdahale etti' (Bkz. Mehmet Ali Birand, 12 Eylül 04:00, Karacan Yay, istanbul, 1984, s.33-35) şeklinde bilgilendirmekteydi.

6 Kasım 1983 seçimlerinden hemen önce Türkiye'ye gelen ABD Dışişleri Bakanı Alexander Haig ise Org. Evren ile 14 Mayıs 1982'de yaptığı görüşmede şunları söylemektedir:

'Türkiye'yi her zaman hür dünyanın stratejik bir değeri olarak mütalaa etmişsizdir. Bu değerlendirme yalnız NATO çerçevesinde değildir. Netice itibarıyla NATO'nun gerçekleştirmesi gereken durumlar bellidir. Türkiye, NATO'nun ötesinde bir önem taşır. iyi bilirsiniz ki, Washington'da dostlarınız vardır. Başkan Reagan durumu gayet iyi kavramıştır. Başarınız için her desteği verecek. Sizin başarınız bizim de başarımız sayılır.' (Kenan Evren, Kenan Evren'in Anıları III, Milliyet Yay., 1991, s.28).

12 Eylül'ün bütün faşizan uygulamalara rağmen sadece iki faaliyet alanına dokunulmamıştır. Bunlar dış politika ile Demirel hükümetinin 24 Ocak 1980'de yürürlüğe koyduğu ekonomik istikrar programıdır.

Gerçi bu noktada suçu hepten iktidara ve muktedirlere atmak yanlış olur. Türk halkı da ABD'yi sever, onun pragmatik değerlerini kendisine yakın bulur. Avrupa'nın düşman olduğunu, ülkeyi bölüp parçalamak istediğini düşünür. Avrupalı değerler pek soğuk gelir ona. Amerika büyük ölçüde para egemenliğinin borusunu öttürdüğü bir uygarlıktır. Parayı ve gücü elinde tutan her zaman kazanır.

Avrupa biraz daha naiftir ABD'ye nazaran. Avrupa ve Amerika kültürü arasındaki en büyük fark, Avrupa'nın aristokrat geçmişine, Amerika'nın ise zenginleşen köylülere dayanıyor oluşlarıdır.

Türkiye'de de aristokrasi olmadığı için burjuvazimiz görgüsüzleşmiş, çiğ ve ham kalmıştır. Ülkemizde de ABD'de de olduğu gibi soyluluktan ziyade parayı ve iktidarı elinde tutan baştacı edilir. (Kıroyum ama para bende özdeyişi ile özdeşleşen durum)

Son dönemde Kürt sorunu ve Ermeni Soykırımı tasarıları nedeniyle Türkiye'de bir anti-Amerikancılık söylemi ortaya çıktı ama dediğimiz gibi bu konjonktürel bir reaksiyondan başka birşey değil.

60 yıllık Küçük Amerika olma maceramızda AKP hükümeti 8 yıllık (60 yılı toptan olarak değerlendirdiğimizde) kısa icraatında bu maratonun en hızlı koşucusu oldu.

iktidara geldiği ilk günden bu yana çılgınca ne var ne yok herşeyi özelleştirme performansı gösteren AKP, emekçiler ve yoksulları daha çok ezmek için elinden geleni ardına koymadı.

AKP iktidarının en büyük özelleştirme operasyonu 14 Kasım 2005'de Türk Telekom'un yüzde 55'ini 6 buçuk milyar dolara Oger Telecom'a satması oldu.

Seydişehir Eti Aüminyum'u 305 milyon dolara Ce-Ka inşaat'a, Başak Sigorta'yı 268 milyon dolara Groupama'ya haraç mezat sattı.

Tüpraş'ı 4 milyar küsur dolara Koç-Shell ortaklığına peşkeş çekerken, Erdemir'i 2.7 milyar dolara OYAK'a hibe etti.

AKP hükümeti, TEKEL'e ait tütün ve yaprak işleme depolarını kapatma kararının ardından yeni özelleştirmelere hız kesmeden devam ediyor. 'Durmak yok yağmaya devam!' Sırada şeker fabrikaları ve elektrik santralleriyle birlikte dağıtım bölgelerinin özelleştirilmesi var.

Önüne çıkan her şeyi özelleştirme kapsamına alan hükümet, 2010 yılının başında Fırat, Çamlıbel, Uludağ, Van Gölü elektrik dağıtım bölgelerini ve 52 akarsu santralini özelleştirecek.

Kasım ayında Çoruh Elektrik Dağıtım A.Ş.. Yeşilırmak Elektrik Dağıtım A.Ş. ve Osmangazi Elektrik Dağıtım A.Ş.'nin özelleştirmelerini tamamlayan AKP, 4 elektrik dağıtım bölgesinin özelleştirmesini 2010 yılı içinde tamamlayacak.

Önümüzdeki dönemde Kastamonu, Kırşehir, Turhal, Yozgat, Çorum, Çarşamba şeker fabrikalarını sonuçlandıracak olan AKP, ardından Elazığ, Malatya, Erzincan, Elbistan şeker fabrikalarını özelleştirecek.

Tüm bunların dışında eğitim ve sağlık gibi devletin asli görev alanlarında da çılgınca bir özelleştirme politikası devam ediyor. Yeni Sosyal Güven-sizlik Yasası ile parası olmayan hastane kapılarında ölüme terkedilirken, mantar gibi türeyen vakıf üniversiteleri ve onları aratmayacak har(a)ç ücretleri ile devlet üniversiteleri parası olmayan emekçi çocuklarına çoktan kapanmış durumda.

işte 60 yıllık Küçük Amerika hayalimiz. Nihayet fiiliyata geçti. Paran varsa dünyanın tüm nimetlerinden yararlanırsın, patlayıncaya kadar hamburger ve pizza yiyip, çatlayıncaya kadar coca cola ve pepsi içersin. Şişmanladın mı? Obez mi oldun? Hiç problem değil, ara tele-marketleri hemen zayıflama hapları ya da pilates topları gelsin 1 ayda forma gir.

Çekmeköy'de ya da Bahçeşehir'de güvenlikli, kameralı, tel örgülerle çevrilmiş sitelerde, havuza girer, fitness yapar ve 100 metre ötende gecekondu semtinde yaşayan yoksullarla muhatap olmadan mutlu mesut yaşarsın.

işte nihayet Küçük Amerika olduk. Ahh ahh keşke Nihat Erim, Adnan Menderes ve Turgut Özal da görseydi bu mutlu tabloyu(!).

Ama yine de ufak tefek eksiklerimiz var ABD'ye göre. 3 buçuk milyon sokaklarda karton kutularda yaşayan evsizimiz (homless) yok mesela, ya da hapishanelerimizde 2 milyon siyahi mahkumumuz, (gerçi siyahilerimiz de yok bizim). Ama ne gam Kürtlerimiz var ya adli ya da siyasi çoluk-çocuk binlercesi hapiste zaten. Evsizlere gelince 'kentsel dönüşümle' Sulukule, Dolapdere, Gülsuyu, Gazi Mahallesi, Mamak ve Çiğli'deki, Çingenelerin, Kürtlerin, Alevilerin evlerine el koyup, arsalarını çok uluslu şirketlere peşkeş çekip, onları da sokağa dökersiniz olur biter.

M.UTKU ŞENTÜRK *
*Gazeteci- AB ve Uluslararası ilişkiler Uzmanı
din, iman, vicdan, yalan, dolan, pırlanta vs. vs..
(bkz: donları dışında herşey)
ailesi dışında her şey.
bu devletin onurunu.
ülkemizi.. yandaşları daha yalakalığa devam etsin, satıldılar haberleri yok..
yolsusuzluk yapanları ergenokoncuları hainleri amerikan dayatmalarını kıbrıs sorununu vb. sorunların hepsinni sattı inanmayanlar 8 yıl geriye gidip dış siyasette nasıl şamar oğlanı olduğumuzu hortumlanan bankaları süikastleri ve bunları yapanların kahraman olarak ortalıkta gezmesine baksınlar.
bir hayli fazladır. velakin zekicedir, ido'nun satılması gibi.
metrobüs hattı çekildikten sonra, ido'nun elde ettiği kazancın neredeyse yarıya düştüğünü, düşünmüşler mi acaba süper zeka yazarlar.
(bkz: akp nin kurduğu fabrikalar)