bugün

kütahya'ya bağlı çavdarhisar ilçesi, ilçe merkesinde bulunan antik kent. kral hamamları, zeus tapınağı, stadyum ve dünyanın ilk borsa binası ordadır, çok bilinmez ama gidilip görülesi nadir yerlerdendir.. zamanında frig krallarına hizmet etmiş, şimdilerin ise klasik bir ege köyüdür.
*

Aizanoi, Kütahya şehir merkezine 58 kilometre uzaklıkta, Çavdarhisar ilçesinde bulunan antik bir kenttir.
Aizanoi'nin isminin Zeus'un kızı su perisi Erato ile Arkadya ulularından Kral Arkas'ın oğlundan geldiği sanılmaktadır. Aizanoi kültürel yapısıyla sanat çevreleri tarafından ikinci Efes unvanını almıştır.
"Zeus" tapınağı, şehrin ana kutsal alanıdır. Bu tapınağın yapımına MS ikinci yüzyılın ikinci çeyreğinde, imparator Hadrian döneminde başlanmıştır. Bu tapınağın en önemli özelliği, altında tonozlarla örtülü bir başka mekanın olmasıdır. Bu, Anadolu'da Roma döneminde pek alışılmamış bir uygulamadır ve bir benzerine henüz rastlanmamıştır. Tapınağın önünde bulunan kadın büstü biçimli akroter, tapınağın yalnızca Zeus'a adanmış olmayabileceğini göstermektedir. Son dönem araştırmaları ise bu tapınağın hem Zeus'a hem de Kybele'ye adanmış olamayacağını ortaya koymuştur. Tapınağın güney kısmında, büyük bölümü Bizans döneminde tahrip edilmiş bir odeon bulunmaktadır.
Aizanoi'da MS 2. yüzyılın ikinci yarısında, bugün dünyanın en eski borsası olduğu söylenen, olasılıkla bir gıda pazarı (macellum) da vardı. Yuvarlak biçimli bu yapının duvarlarındaki yazıtlar, burada satılan malların fiyatlarını da içeriyordu. Buna göre, kuvvetli bir köle iki eşekle, bir at ise üç köleyle aynı değerdeydi. Bu yapının kuzeydoğusunda ise MS 400 yıllarına tarihlenen sütunlu bir cadde bulunmaktadır. Caddedeki sütunların daha önceki dönemlere ait antik yapılardan sökülerek buraya getirilmiştir. Bu caddenin 6. yüzyıla kadar varlığını koruduğu ve olasılıkla bir depremle yıkıldığı düşünülmektedir.
Tapınağın kuzeyinde tiyatro ile stadyum bulunur. Bunların yapımına MS ikinci yüzyılda başlandığı ve bunların çeşitli aralıklarla üçüncü yüzyıla kadar inşa edildiği bilinmektedir. Birbirine bitişik olarak yapılmış tiyatro ve stadyumun bugün için bilinen bir başka benzeri yoktur. Bugün, tapınaktan tiyatro ve stadyuma gitmek için kullanılan yolun üzerinde ise bir hamam yer almaktadır. Bu hamamın su ve ısıtma kanallarıyla [mermer] kaplamaları bulundukları yerdedir.
Gediz yoluna çıktık. Çavdarhisara geldiğimizde sağ tarafta uzaktan anıtkabiri andıran görüntüsüyle, Zeus Tapınağını içinde bulunduran Aizonoi antik kenti heybetle ve görkemle dikiliyordu. Soğuktan seyrelmiş çimlerin altındaki geniş, topraktan bir alan üzerine inşa edilmiş ve kültür bakanlığının müze haline getirdiği bu gizemli diyarın kapısından girdiğim andan itibaren içimi değişik bir merak duygusu kapladı. istanbulun yaşattığı Bizans surları, Topkapı sarayı, eski istanbul konakları ve köşkleri, dikilitaş gibi tarihin rutubetini bize taşıyan güzelliklere olan merakımdan daha başka bir meraktı bu. Çünkü buranın mitolojik atmosferi, insanların inançları uğruna neleri başarabileceklerine dair mucizevî mesajlar taşıyordu. Tapınağın yapımındaki hüneri, ustalığı görünce; lisede doktorluğa ve mühendisliğe yönelten sisteme ait hocalarımdan birisi olan Murat hocanın "inşaat mühendisliğinin temeli milattan öncesine kadar uzanmaktadır." Sözünü anımsadım. Dış kapıdan tapınağın olduğu alana girdiğimizde bilet kesmek için yanımıza gelen güvenlik görevlisinden Aizonoi kentini anlatan bir broşür aldık. Bir yandan broşürü çok dikkat edemeden okurken, bir yandan da çit gibi bir yapıyla çevrilmiş bir alana yığılmış tarihi taşları inceledim. Tapınağın içinden çıkarılan bağımsız bir kısım taşlar ve tarihin yıpratıcılığı yüzünden çeşitli yerlerinden düşen çeşit çeşit taşlar, bu alanda toplanarak bir nizam sağlanmıştı. Taşlara yaklaştıkça, yapıdan düşenlerinin haricindeki hiçbir taşın sıradan olmadığını fark ettim. Hepsinde bir sanatçılık yatıyordu. Elle kaldırılamayacak kadar sağlam olan, yapısal olarak benzeriyle daha önce hiç karşılaşmadığım bu özel nesnelerde sanırım oyularak çizilmiş çeşitli şekiller, işlemeler, üzerine özenle titrenmiş motifler, insan ve hayvan şekilleri vardı. "Ne kadar da eskiler" dedim. Arkamızdan bize refakat eden bekçi, "II. Yüzyıldan kalmalar" dedi. Arkamı döndüm, artık tapınağa doğru gitmenin vakti gelmişti. Birkaç saniye sonra önünde bitiverdik. Burada da birikmiş bir takım taşlar vardı, fakat bunlar çitle çevrili bölgedekilerin aksine, tapınağı ayakta tutan birçok sütundan kopan ortalama bir buçuk metre civarındaki kolon parçalarıydı. Fakat bu parçacıklar da sıradan değildi. Sütun boyunca diklemesine çıkan beş-altı santim aralıklarla düzenli bir şerit şeklinde oyulmuşlardı. Oyuklar çok derin değildi. Uzaktan bakınca çok damarlı bir kablonun yalıtkanı soyulduğunda kalan iletken kısmının görüntüsünü andırıyordu. Bu kolonlardan o kadar çok sayıda vardı ki, neredeyse elli metre uzunluğundaki bunca kolonun bu düzenle tek tek oyulabilmiş olmasına hayranlık duymamak mümkün değildi. Sonra tapınağa çıkan merdivenlerin dibinde, Zeus heykeliyle aniden karşılaştım ve irkildim. Çeşitli dergilerde, gazetelerde, televizyonda ve internette resmiyle sıkça karşılaştığım bu heykelin kendisini görmek içimi titretti. Ortadan ayrılmış ve boyun bölgesinin ortalarına kadar uzanan uzun saçları tıpkı kolonlar gibi fakat düz olmayan bir şekilde oyularak dalgalı bir hale büründürülmüştü. Saçlarının bittiği yerden oval yakası başlayan bir kıyafeti vardı. Omuzlarının iki yanından tıpkı Hz. isa’nın çarmıha gerilmesindeki gibi onu tutan, yine oymalı bir şekilde yapılmış ağaç olduğu hissettirilen bir yapı işlenmişti. Göz bebekleri olmayan gözleri, düzgün burnu, kapalı ve bir hünerle tenden daha koyu gösterilebilen dudaklarının işlenişi kusursuzdu. Çenesi de başarıyla ovalleştirilmişti. Donuk gözlerle bakan bir insanı andırıyordu. Göğüs kafesi hizasından aşağıya doğru olan kısımda ise bir lalenin yapraklarının inceleştirilmiş haline benzeyen bir süsleme vardı. Aşağıda çene çukurunun hizasında tokmaksı bir yapıyla başlayan bu süsleme, göğüs kafesinin altından kasık bölgesine kadarki alanın sağında ve solunda mükemmel bir simetriyle oluşturulmuştu. Uzaktan bakınca kanatlanmaya hazır bir güvercini andıran bu heykelin dibinde olmak, ona dokunmak dünyaya ait yeni bir keşif tadı hissettiriyordu. Heykelin büyüsünü ardımızda bırakarak yapılı taş merdivenlerden tapınağa çıktık. Kafamızı kaldırdık ve bu yüksek heybeti gözlerimizle inceleyerek ilerledik. Müze bekçisi önümüze geçti, ve tapınağın altına sonradan yapılmış demir merdivenlerle inen karanlık yerin kapısını açtı. Merdivenlerden inerken, bu ürkütücü yerin kara bir zindan olduğunu düşündüm. "Burasını depo gibi bir yer olarak kullanıyorlarmış sanırım" dedi bekçi. Aşağı indim, yukarıdan zifiri karanlık gibi görünen bu yerin üstüne. Boşlukta çıkardığım ses yankılanıyordu. Meydana doğru yürüdüm biraz. O zamanlarda elektrik olmadığı için aydınlatmayı güneş ışığını içeriye yansıtarak sağladıklarını gördüm. Merdivenin başındayken zifiri karanlık olan bu yerin içine girdiğimde, dışarıya simetrik bir eğimle oyulup açılarak güneşi içeri sokan birkaç pencere gördüm. Bu sayede aşağısı merdivenin başının aksine, aydınlık görünüyordu. Hayranlığım her dakika fazlalaşıyordu. Tekrar yukarı çıkarak tapınağın etrafında dolaşmaya ve bu sırada da yapısını incelemeye devam ettik. 18 Aralık 2008 Perşembe/ Günlüğümden.
iç ege de yer alan ve görülmesi gereken önemli antik kentlerden biridir.
özellikle tapınağı ve içine girilebiliyor olması yönünden cezbedicidir, çok iyi korunmuştur.
köprüleri, stadyumu, tiyatrosu çok hoştur ama diğer yandan yapılar hala elden geçmeyi bekliyor, şehir keşfi yeterince yapılıp üzerine düşülürse harikulade bir yapı ortaya çıkacaktır.

antik kenti gezmeniz toplamda 2-3 saati alacaktır. yanınızda atıştırmalık birşeyler mutlaka bulunsun.
yöre halkı oldukça yardımseverdir, hatta üstü başı yamalı bir amcaya denk gelebilirsiniz; sizi misafir etmek için elinden geleni yapmak isteyecektir aman dikkat...

dönüş biletinizi mutlaka önden alın araçlar sık geçmiyor, yeri biraz sapadır. ulaşım yönünden sıkıntı oluşabilir. kütahya merkezinden yada uşak'tan geri dönüş yapmanız mümkündür.
her ziyaretimde kendimi age of empires'da gibi hissetmeme sebep olan antik kent.
kütahya çavdarhisar ilçesinde bulunan m.s 2. yüzyıla tarihlenen zeus tapınağı, roma hamamı, amfi tiyatro ve eski bir roma köprüsünün bulunduğu tarihi kent, gittiğimizde bazı yerlerinde kazı çalışmaları devam ediyordu! zeus tapınağının geçmişi aslında m.ö 2.500' yılına kadar gidiyor burada bulunan bir tapınağı romalılar daha sonra genişletmiş.

tapınağın çevresi nasreddin hoca türbesi misali korunuyor; var mı yok mu? belli olmayan çitler üzerinden geçerseniz herhangi ücret ödemiyorsunuz! fakat alana giriş kapısından girerseniz sadece üç tl. veriyorsunuz, anadolu'da kısmen sağlam kalmış tek zeus tapınağı olduğu söylenen aizanoi' meraklılarını bekliyor, ayrıca buradan çıkarılan bazı eserler eskişehir arkeoloji müzesinde sergileniyor.

kütahya merkezden çavdarhisar ilçedine saat başı minibüs kalkıyor, ilçeden buraya ulaşım yürüyerek on dakika.



görsel

görsel

görsel
kütahya'nın çavdarhisar ilçesinde bulunan tarihsel kalıntılar.
Enteresan bir yer. Ya adamlar binlerce yıl önce nasıl bir medeniyet kurdularsa şimdikiler yanına bile yaklaşamamış. Tiyatro, sulama kanalları, hamamlar. Şimdi etrafında eski evler mevcut. Adamlar iç Anadolu'da dünyanın ilk borsasını oluşturmuş. Şimdiki Kütahya esnafı devamlı şikayet halinde. Saat ondan önce dükkan açmaz, müşteriyi tersler. Buradaki gibi bir tiyatro kur, ticareti geliştir, mimarine önem ver bakalım bazı şeyler değişiyor mu?
Dünyanin ilk borsasinin kuruldugu antik kent.
Kentin pazar kisminda gelen ürünlere göre takas degerlendirmesi yapiliyormus.
Tapinagin ön kisminda tasa/mermere oyulmus medusa bulunuyor.
Tapinagin alt katinda yüksek ama cok büyük olmayan bir hücre buluyor.
Hamamdaki mozaik islemeleri ayri bir hayranlik yaratiyor.

Bu müzeyi ziyaretim bir yaz ayinda gerceklesti. Bölge halki tarihi taslarin üzerlerine camasir, hali, tarhana sermislerdi. Binler yil önce medeniyetin oldugu bölgenin, o anki durumunu sorgulamak zorunda kaldim.
Aizanoi...

Kütahya'nın Çavdarhisar ilçesindeki antik kent.
Kenti Türkiye'nin turizm broşürlerindeki şu fotoğrafla mutlaka tanıyorsunuz.
Bu fotoğrafı görmeyeniniz yoktur.
görsel

Antik kent büyükşehirleri birbirine bağlayan ana yollara uzak olduğu için pek bilinmiyor, pek ziyaretçisi de yok.
Bu aslında kentin korunması açısından güzel bir şey.
Ulaşımın zor olması Aizanoi'yi koruyor bir yerde.

Bu fotoğraf aizanoi antik kentinin sembolü haline gelmiş olan zeus tapınağı.
görsel

Aizanoi'deki zeus tapınağı dünyada şu an ayakta kalmış tek zeus tapınağı olarak biliniyor.
görsel

Zeus tapınağının hemen önünde bir kadın figürü var.
Bu kadın figürü Anadolulu bir tanrıça olan Kibele'ye ait.
Yani bu tapınak aslında zeus tapınağı olduğu kadar Kibele tapınağı.

Zeus Tapınağı'nın tarihi ms 2. yüzyıla dayanıyor. Fakat bu tapınağın geçmişi mö 2500'lere kadar uzanıyor.
Yani burada aslında tapınak varmış, Romalılar geliştirip büyütmüşler.

Tapınak bir tel örgü alanının içinde.
Girmeniz için ya müzekart sahibi olmanız, ya da girişte 6 Tl ücret ödemeniz gerekiyor.
Tapınağın hemen karşısında yer alan alanda Aizanoi kazılarında elde edilen mezar taşları sergilenmekte.
görsel

Tapınağın bir de alt katı var.
Bir mahzen gibi, burası Ayin toplantılarının yapıldığı yer.
Bir merdivenle iniyorsunuz, içerisi yaz sıcağında gayet serin.
görsel

Tapınağın alt katında gladyatörlere ait mezar taşları var.
Örneğin şu taş bir gladyatöre ait.
görsel

Zeus Tapınağına gelmeden önce Aizanoi kentine ait bir ticaret merkezi/pazar yeri önünden geçiyorsunuz.
Buradaki sütunlu alan (cadde) ticaret merkezi.
görsel

Yuvarlak alan ise kentin borsası (macellum).
Aizanoi'deki borsa, dünyada bilinen ilk ticaret borsası olma özelliğine sahip.
görsel
görsel

dünyanın ilk borsası burada kurulmuş yani.
peki bundan kaç kişinin haberi var?

Ticaret merkezinden Zeus tapınağına giderken karşınıza bir köprü çıkıyor.
Antik köprü şu an restore edilmekte.
görsel

onun hemen yanından araç geçişi için yeni bir köprü yapılmış. Bu köprünün de kenarlarında antik kentten çıkan taşlar korkuluk olarak kullanılmış.
görsel

Zeus tapınağı ile Amfitiyatro arasında şehrin yerleşim merkezi var, bunun hemen yanında da bir müze inşa ediliyor şu an.
görsel

müze bittiğinde aizanoi kazılarında elde edilen pek çok eser daha güzel bir şekilde sergilenecek umarım.

Ve Aizanoi'nin amfitiyatrosu.
Ne yazık ki diğer antik kentlerin amfitiyatrosu kadar sağlam değil. Ama epey heybetli duruyor.
görsel

son olarak aizanoi antik kentine sahip çıkan ana sponsor halk yatırım'a teşekkürler.
https://www.halkyatirim.com.tr/ilkborsa-aizanoi
oldukça büyük oldukça görkemli bir yapılar topluluğunu bulunduran dünyadaki ilk tanzim satış mağazaasının bulunduğu bir antik kent roma döneminde 120 bin kişinin yaşadığı söyleniyormuş vay be dedim ben dünya nüfusu kaç ki o kadar adam yaşasın orda düşünün yani bu sayıyıda amfi tiyatro sayesinde elde ediyorlar.
kardeşim anca milletin aklını karıştırın şurda tespit yapıyor kültürlenmenizi sağlıyorum lan . adam olsun herkes tengir sen özellikle.