bugün

çok doğru yapan ailedir. bir insanın varlığı da yokluğu da bilmesi gerekir ki elindekileri kaybettiğinde sudan çıkmış balığa dönmesin.
bir gün çocuğum olursa ben de böyle yapacağım.nasıl olsa alabiliyorum diye her istediğini almayacağım.
çocukluğumda yaşadığım durumdur. günlük 10 tl ile lise hayatımı geçiştirmişti vicdansızlar.
"varlık içerisinde yokluk çekmek" denilen mevzudur. şahsen bende yaşadım tüm okul hayatım boyunca. o zamanlar yadırgıyordum elbette ancak şimdi anlıyorum ki en doğrusu böyle yapmakmış. bizim gibiler oyuncakları olmadan büyürler okulda ( özellikle lisede ve evden uzakta okuyanlar ) herkes lokantalarda 2-3 çeşit yemek yerken dönerinden tut kebabına kadar bizim gibi olanlar salçalı tost olsun patates ekmek vs yedik.

ama ne oldu çalışmanın para kazanmanın kıymetini anladık. en azından ben anladım.. şu anda işsiz kalma meselesi aklımı kaçırtıyor bana. küçük yaşlardan beri şımartılmış olsam hiç bir şeyin değerini bilemeyecektim belki. hoş babalarımız bunu hesap edip yapmıyor genelde az para vermeyi ama olsun *
Neye dayanarak verilmedi bunu bilemiyoruz.

Sorumluluk kazandırmak adınaysa, gayet doğru bir karar.
tek başına ayakta durmayı öğrenmeni sağlar.
bu arada arkadaşların arasında kendini yalnız ve ezik hissedersin.
ilişkilerin devamsız ve güvensiz olur.
paran varken bile para lafından nefret edersin.
paranın konuşulduğu ortamları terk eder, bir daha zor uğrarsın.
geleceğe ilişkin paraya dayalı hesap yapan sevgili adaylarından soğursun.
ailenle ilişkin devam etse de, kendini aileye ait hissetmezsin.
bu kadar basit.
başlıktaki 'durumu olduğu halde' ifadesinin anlamı da 'elinde ne varsa paylaşmak' şeklinde genişletilmeli.
bol olandan herkes verebilir.
marifet azı paylaşmaktır.
aileden para beklemenin miadının dolduğunu gösterir.
bireysel yeterlilikle doğru orantılıdır.

vakti geldiğinde kendin kazanmalısın.
curb your enthusiasm'de larry eski bir arkadaşıyla karşılaşır, adam lokanta işletiyor ama eskiden çok çok zenginmiş sonra bütün parasını kaybetmiş falan...

larry soruyor: "nerden buldun la parayı, nasıl açtın bu lokantayı?"
adamın cevabı manidar: "babam öldükten sonra bırakmayı düşündüğü parayı (vasiyet) ölmeden önce verdi. bilirsin, bir yahudi başka bir yahudinin sürünmesini izleyemez."

işte o gün anladım ki yahudiler sadece sokakta gördükleri rastgele yahudilere değil 1. dereceden yakın olduklarının hayatlarını olabildiğince rahatlatmaya, iyileştirmeye çalışıyorlar. düşkün olmamalarının sebebi bu...

evet, adamlar çalışkan ve hırslı ama bizim gibi """korkak""" değiller, ego sorunları yok... "ya sudan çıkmış balığa dönersem, aman ya düşersem" diye kuruntuları yok. bu da kendi aralarında kavga ve nefret gibi hedelerin altyapı kazanmasına engel oluyor. bizde herkesin kasasında 50bin liralık altın oluyor ama ölene kadar fakir edebiyatı çekiyor. ben bizim gibi ezik fasıkların, kurnaz yahudilerden daha aşağılık olduğunu düşünüyorum. bugün türkiye'de bir adam çıksa babasına "ben paramı kaybettim, işyerim battı bana yardım eder misin?" dese cevap olarak kesin şunun gibi şeyler alacaktır: "oh oldu sana", "ben demiştim", "gördünmü ananın amını" vs... hatta o baba, yardım etse bile ömrünün sonuna kadar bunu bir handikap olarak otorite kaynağı olarak kullanacaktır, bir şeyleri iyi yapmak veya korumak adına değil, ego uğruna...

yahudilerin kendi ırklarını üstün tutmak için yaptığını biz allah için bile yapamıyoruz özetle...
Babanin yahudi oldugunu gosterir. Bizimki yahudilerden ornek aliyor, sorsaniz en buyuk musluman o .
Ailenin durumu olduğu halde sizden para esirgiyorsa,iki alternatifli değerlendirilebilir.birincisi istenmeyen evlatsınızdır ki sanmıyorum kimse istemediği bir evladı bile bile dünyaya getirip dertsiz başına dert almaz.ikinci kuvvetle muhtemel ihtimal ise sizden bir bok olmadığını çakozlayan ailenizin,bu manyağı paraya alıştırıpta ortalıkta kendimizi rezil etmeyelim kaygısıdır.sonuçta hiç bir aile evladının sürünmesini ve parasız kalmasını isteyecek kadar hasta değildir.Ayrıca para ne kadar para. buda izafi bir durum tabi x kişiye hafta da 1000 tl yetmezken, y kişi 50 tl ile gül gibi yaşar.
Babam bunu hiçbir Zaman yapmadı 5 bin desem yarım saatte gönderen biriydi ama birşeyler eksikti babam kız çocuğuna Nasıl davranılır bilmiyordu.
Erkek kardeşim tam bir hız tutkunu ve defalarca kontrol altına almaya çalıştım çok konuştum babamla ve kardeşimle.
80 bin liralık motora biniyordu.
Diğeri 150 bin liralık arabaya.
Eğer sizden sizin iyiliğiniz için esirgiyorsa ona teşekkür edin.
Bazı babalar aman evladım başkalarına bakıp iç geçirmesin, evladım herşeyin en iyisine layık diyerek iyilik yaptığını düşünüyor.
Kaş yaparken göz çıkarmak bu.
Sonuç kardeşimin kaza geçirmesiyle yerle bir olmam oldu.
Ben veya kardeşlerim hiçbir zaman yokluk görmedik.
Herşeyimiz vardı ama huzur yoktu.
Yetersiz sevgi vardı.
Kardeşim o yoğumbakımda yatarken biri gelip ayağa kaldıracağız dese babam bir milyon verebilecek kadar kendini kaybetmişti.
Ben hayatım boyunca babamın ilk defa çocuk gibi ağladığını gördüm.
Kardeşim ölmesin diye yalvardığını gördüm.
Sizden sakınıyorsa sizin iyiliğiniz için.
azı karar çoğu zarar durumdur. elbetteki kimsenin imkanı olduğu halde evladına yokluk çektirmesini savunacak değilim. ancak, lükse alıştırmak da bir o kadar zararlı. insan özellikle de öğrencilik yıllarında biraz "yok"un ne olduğunu öğrenmeli. üniversiteye giden bir gence kendi alamıyorsa araba alınmamalı bence. kendi bir miktar kazanmış, biriktirmişse, belki ailesi de bir kaç bin lira destek çıkabilir. ya da üniversiteye giden birinin kolunda binlerce liralık marka çantalar, ayağında binlerce liralık ayakkabılar doğru değil. ileride kazanır kendi alırsa, istediği gibi giysin.

yurt dışında 18 yaşından büyük çocuğuna kimse maddi olarak destek olmuyor, çoğu genç kendi çalışarak üniversiteyi okuyor, harcını harçığını kendi kazanıyor. Türkiye'de aileler okuttuğu destek olduğu gibi bir de lüks harcamalarınıı da karşılıyor çocukların.
aylık geliri 3200 tl olan, aylık sigara masrafı olarak 700-800 lira, alkol masrafı olarak da 500 lira civarı harcayan ve kira masrafı olmayan bir adam var tanıdığım çocuğuna bayramda bayramlık almayan, para yok deyip karate kursuna yollamayan, komşunun kıyafetleriyle çocuğu büyüten, parası olduğu halde üniversitede okuyan çocuğa 300 lira yollayan, ehliyet almak isteyince para yok diyen. ömür boyu çocuğa markalı bir kıyafet almayıp 18 yaşında iken yakın bir akrabasının düğünü için mecbur kıyafet alan ve çocuk colins'ten aldığı için " markayla hava basarsın artık arkadaşlarına " diye laf sokan bir adam var. devletten aldığı eğitim kredisiyle yaz tatilinde spor salonuna giden üniversiteli çocuğa " git dağda koş, parayla spor yapıyosun, anca para harcarsın " diyen bir kişi. lise ikinci sınıfa kadar harçlık vermeyip lise ikide haftalık 25 tl veren ve bu 25 tl nin 10 tl si otobüs parası olması var.

sonra bu adam kötü alışkanlıklarını bırakır ve çocuğa iyi para vermeye başlar fakat çocuk gelmiş 20 yaşına, bir üniversite terketmiş ve ikinci bir üniversiteye başlamıştır ve eğitim kredisi kullanamaz. işte çocuk sırf eğitim kredisi kullanamadığı için 20 yaşından sonra aileden düzgün bir harçlık görmüştür. ama artık çaresizlik ruhuna işlemiştir. ne işine yarar o yaştan sonra aylık 1000 tl. zaten 2-3 sene içinde mezun olup iş hayatında kendi parasını kazanacaktır. fakat asla unutmayacaktır o ortaokul, lise, ilkokul yıllarındaki ezikliği. ilkokulda herkes hazır meyve suyu içerken o çocuk sulandırılmış pekmez, reçel ve hoşaf içtiğini unutmayacaktır. herkes kantinden hamburger alırken o çocuk evden getirdiği peynir ekmeği unutmayacaktır. tüm akrabaların " oğlum sen neden hiç genç kıyafeti giymiyorsun, hep 30-40 yaş kıyafetleri giyiyorsun " demesini unutmayacaktır. bu fakirlik kaynaklı olsa insan psikolojisi bir şekilde bunu kabullenir çünkü ailenin durumu olsa geçer bu durum. ama fakir olunmayıp durum olunduğu halde bu psiklojiyi yaşayan insan çekingen olur. sosyal hayata atılmakta gerçekten fakir olan insanlardan daha çekinik olur. zenginler gibi özgüveni de olmadığından tost olur hayatta. tıpkı tost gibi sıkıştırılır; fakirlikten gelen yırtmayı bilen özgüvenli insanlar ile zaten zengin olan relaks özgüvenli tipler arasında tost olur.

bazı istisnalar da var tabi haftalık 1000 tl az para diyen tipte çocuklar mesela, o zaman haklı taraf aile oluyor ama benim dikkat çektiğim nokta farklı. insanın psikolojisini bozan taraf dikkat çektiğim.