bugün

içimden geçenleri bu adamın söylemesi biraz ironik oldu ama atalarımızın dediği gibi 'yiğidi öldür, hakkının yeme.' ahmet altan güzel birşeyler yazmış bu sefer..

--spoiler--

ne zaman ermenilerle ilgili bir yazı yazacak olsam, tuhaf bir şekilde elim insanın içini acıtan müzik parçalarından birine uzanıyor.

keskin bir keman sesi ya da boğuk ve hüzünlü bir duduk dinlemek istiyorum

bu ülkede bunun söylenilmesinden hoşlanılmıyor biliyorum ama yeryüzünün en büyük acılarından birini çektiler.

sakın onlar da bizi öldürdü demeyin.

bunu söylemek gerçekten ayıp.

rus sınırındaki ermeni çetecilerle bursadaki ermeni kadının, adanadaki yaşlı adamın, sivastaki bebeğin ne ilgisi var...

ermeni olmaktan başka?

ittihatçılar insafsız bir soykırım gerçekleştirdiler.

çok insafsız.

bir an durun...

durun ne olur bir an.

ve, düşünün...

bir gece evinizde oturuyorsunuz, kapınız çalınıyor ve sizi zorla alıp götürüyorlar.

evinizin kapısı öyle açık kalıyor.

yollara düşüyorsunuz.

geceyarıları dağınık ve yorgun kalabalıklar halinde dağ yollarından geçiriyorlar sizi.

yanıbaşınızda ihtiyar bir kadıncağız çöküveriyor.

dipçikle vuruyorlar başına.

öyle kıvrılıp kalıyor.

ağlayan torununu kayalara çarpıyorlar.

masal mı sanıyorsunuz bunları?

siz teşkilat-ı mahsusa yı biliyor musunuz?

ittihatçıların o korkunç örgütünü?

hiç yanınızda karınızın ırzına geçtiler mi?

hiç kocanızı göğsünden vurup öldürdüler mi gözünüzün önünde?

bir gece evinizde oturup ailenizle yemek yerken sizi sırf türksünüz diye yerlerde sürükleyerek götürdüler mi?

sırf ermeni oldukları için yüz binlerce insana böyle yaptılar.

ermeni olmalarından başka hiçbir neden yoktu öldürülmeleri için.

bir vicdanımız var bizim.

aynı kandan geliyoruz diye katilleri, ittihatçıları, teşkilat-ı mahsusa yı mı tutacağız yoksa başka bir ırktan bir bebeğin ölümüne mi ağlayacağız?

ne çok ermeniyi kayalıklara yapıştırıp kurşuna dizdiler biliyor musunuz?

sırf ermeni oldukları için.

nehirlerde boğdular.

yorulup yere yıkıldığı için süngülediler.

öldürdükleri ermenilerin mallarını mülklerini yağmaladılar.

tatlı şiveli tombul bir ermeni gelinini, şakacı, koyu kara gözlü bir ermeni dudusunu, koca elleri yonttuğu taşlar gibi kabarmış yaşlı bir taş ustasını düşünün...

Âşık bir ermeni çocuğunu...

çıtkırıldım bir ermeni hanımını...

düşünün bunları...

ve, bunları bir geceyarısı bir dağ yolunda düşünün.

açlar, yorgunlar, sefiller ve yalnızlar.

bitlenmişler.

hastalanmışlar.

ölüme doğru götürüldüklerini biliyorlar.

ölümlerine yürütüyorlar onları.

ve, öldürüyorlar.

yüz binlerce insan.

yüz binlerce insan.

ırkları önemli mi gerçekten?

kocanızı göğsünüzden çekip alarak bir duvara dayadıklarını düşünün...

karınızı kolunuzdan koparıp bir kayanın arkasına götürdüklerini düşünün.

başlarına bunlar gelen insanlar için, onlar ermeniydi diye hiç üzülmez misiniz gerçekten?

bir an, bir kısacık an kendinizi onların yerine koyun.

o anı, o çaresizliği hissedin.

sevdiğiniz insanın öldürülmesinin ne demek olduğunu anlamak için bir içinizi yoklayın.

türk olduğumuz için insanların çekmiş oldukları acıları görmezden mi geleceğiz?

ittihatçılar çok günah işlediler.

çok insan öldürdüler.

bir soyu kırıp geçirdiler.

ve, biz yıllarca öldürülen bu insanların yakınlarına, sevdikleri için bir ağıt yakmayı bile yasakladık.

bir ağıtı bile çok gördük.

bize hep yalan söylediler.

onlar da bizi öldürdü dediler.

rus sınırında müslüman türkleri öldüren ermeni çeteciler vardı ve öldürdüler.

onlar da vahşiydi.

ama malatya daki, bursa daki, sivas taki, maraş taki, adana daki kadınların, bebeklerin, erkeklerin, ihtiyarların ne alakası var rus sınırındaki çetecilerle?

ittihatçılar, onları sırf ermeni oldukları için öldürdüler.

sonra da öldürdüklerimizin torunlarına kızdık, o günlerden söz etmek istiyorlar diye.

sizin anneannenizi, babaannenizi, annenizi, babanızı öldürselerdi, bunu haykırmak istemez miydiniz?

kendinizi onlara borçlu hissetmez miydiniz?

boşverin ittihatçıları, katilleri, gizli teşkilatın kanlı silahşörlerini.

siz onlara değil, siz öldürülenlere yakınsınız.

insansınız siz.

ve, şimdi onların ülkesine gidiyoruz.

bilmem becerebilir miyiz ama...

o eski günlerin ansına biraz bizim de gözlerimiz yaşarsa ve affedin diye mırıldansak...

belki de hepimizin sırtından ağır bir yük kalkacak, belki de pos bıyıklı yaşlı bir ermeninin hayali, herkesin gittiği, hepimizin gideceği yerde bir anlığına kısacık gülümseyecek.

--spoiler--

http://www.taraf.com.tr/yazar.asp?id=6
sonuna doğru " doğu anadolu ermenilere bıkakılmalıdır " gibi bir cümle aradığım ama bulamadığım yazı.
buna benzer bir yazıyı, kurtuluş savaşı'ndaki anadolu insanının çektiği eziyet ve gördüğü zulüm üzerine " ulusalcı " olarak tanımlanmış bir yazarın yazdığını düşünelim :

" -çarıkları, patika yolda ayağındaki yarayı iyice açmıştı. akan kan bastığı yerleri kana buluyordu. karnı açtı. sabah yediği bir dilim kuru ekmeğin verebileceği enerjiyi sonuna kadar kullanmakta inatçıydı fatma nine. ama 67 yaşın ona verdiği yük, sırtında, düşmana karşı cepheye taşıdığı silahtan daha ağırdı. asıl buydu direnmesi gereken fatma nine'nin. hava kararmaya başlamıştı ama gidecek yolu vardı henüz. oğlunu, doğu cephesinde ermeni çetelerinin bir gece baskınında kurşuna dizilerek kaybettiğini öğrenmiş, mezarının nerede olduğunu soramayacak derecede yıkılmıştı üzüntüden. kocası ise, rusların kışkırttığı başka bir ermeni çetesi baskınında işkenceyle öldürülmüştü. uzun yolda bir süre bunları aklından geçirdi fatma nine. ayağındaki sürekli kanayan yaranın verdiği acıyla irkildi birden. "

bu şekilde yazdığınızda şovenist milliyetçi diye addediliyorsunuz.

hrant dink öldüğünde bu ülkede milyonlar hepimiz hrant'ız hepimiz ermeniyiz diye yürüdüler. farkında oldunuz mu bir türk bayrağı bile yoktu onca insanın elinde. hrant dink türkiye cumhuriyeti vatandaşı değil miydi? türk bayrağı onu da temsil etmiyor muydu ? ayrımcılık yapmak bu değil midir ?
pozitif ayrımcılığın bokunu çıkarmış yazıdır.
bugün insanlar, sokakta doğu'dan göçüp batı'nın varoşlarında yaşayan ve türlü yanlış işlere bulaşanlardan korkuyor. korkanlar arasında kendi insanları da var. bunlar kendi aralarında hemşericilik yapıp "dağdan gelip bağdakini kovuyor."

varsa yoksa ittihatçılar şöyle şöyledir, türkler insan değildir, biz insanız. hadi ittihatçıların bazıları öyle de, hırsızın hiç mi suçu yok? doğu'da ermenistan'ı, güneyde israil'i kurmaya hazırlanırken batı'daki ermenilere, yahudilere neden hiç bu gözle bakamadığını anlamıyorum.

aslında anlıyorum.
fazla cesur bir yazıdır. dedelerimizin anlattıklarını insanlara anlatamıyoruz, söylediğimizde "yalancı" diyorlar. evet, dünyadaki milyonlarca ermeni birleştik, kulaktan kulağa fısıldıyoruz "aman ha kimse duymasın, türkler bizi ölüdürmedi, biz onlara iftira atıyoruz"... böyle düşünüyorlar gerçekten. ermenilerin kalbinde, içinde hissettikleri o büyük acıyı hissedemiyor, o büyük yarayı göremiyorlar. ve ısrarla, bu kadar derinden hissettiğimiz bu acının koca bir yalandan ibaret olduğunu söylüyorlar. olabilir. kimse kimseyle aynı tarihi görüşü paylaşmak zorunda değil ama lütfen bunlara yalan, iftira demeyin. suçsuz, günahsız insanlar evlerinden alındı, erkekler toplatıldı ve bir daha geri dönmediler. yüz binlerce insanın aynı hastalıktan ölebileceği ihtimali varsa aklınızda bir yerde, vicdanınızla baş başa bırakmaktan başka yapacak şeyimiz yok. ahmet altan ne yazık ki doğruları söylüyor, umarım başına bir şey gelmez...
--spoiler--
bir gece evinizde oturuyorsunuz, kapınız çalınıyor ve sizi zorla alıp götürüyorlar.

evinizin kapısı öyle açık kalıyor.

yollara düşüyorsunuz.

geceyarıları dağınık ve yorgun kalabalıklar halinde dağ yollarından geçiriyorlar sizi.

yanıbaşınızda ihtiyar bir kadıncağız çöküveriyor.

dipçikle vuruyorlar başına.

öyle kıvrılıp kalıyor.

ağlayan torununu kayalara çarpıyorlar.
--spoiler--

bir düşünce yazısından çok senaryoya benzeyen yazı.
ab ve abd devletlerine yaranmak için içinde yaşadığı ülkenin halkını canavar ilan eden neoliberal aydının yazısı. (bkz: orhan pamuk)
cevap niteliğinde bir yazının şart olduğu bir uşağın, efendilerinden gelen emir ile yazdığı, uşaklığını saklamak içinde içine duygusallık kattığı yazı.

gelelim cevaplara..

1. konu

önce 1.5 milyon ermeni konusu: 1892 yılında ilgiltere dış işleri başkanlığınca yapılan ermenilerin üzerinde hak iddia ettikleri topraklardaki nüfusları: erzurum, sivas, diyabakır, harput,van,bitlis eyaletleri

toplam müslüman: 2.687.748
toplam ermeni: 665.815

bu rakamlar böyle iken nasıl olura 1.5 milyon ermeni öldürülür.

2. konu

göç hareketi sırasında intikam almak isteyen bazı türkler istenmeyen hareketlerde bulunmuş, bunun sonucunda hükümet 1397 türk ü tutuklamış, (bazıları haksız yere idam edilmiştir) . soykırım uygulayan bir devlet nasıl olurda göç ettirdiği bir millete saldıran bireyleri tutuklar idam eder?

3. konu

türkiyede istanbuldaki arşivler herkese açıkken, neden erivandaki ve abd boston daki ermeni devrimci federasyonuna ait arşivler saklanmakta ve izin verilmemektedir. ne saklanıyor?

4. konu

2001 rakamlarına göre ermenistanda yanlız 5568 müslüman 24 yahudi bulunmakta 1995 yılında ise müslüman sayısı 150 bin idi , ayrıca azerbaycan topraklarının % 20 sini işgal ettikten sonra 1 milyon insan göçe zorlanmıştır. yapılan bu terör ve etnik temizlik sayesinde ermenistan da şu an için neredeyse hiç müslüman kalmamıştır bu nasıl olmakta ?

5. konu

nasıl oluyorda bugün ülkesinde müslüman barındımayan bu milletin kendi ülkesindeki kilise sayısından daha fazla sayıda kilise türkiyede açıktır.?

6. konu

rus ordusundan general l odishe liyetze şahit olduğu bir olayı kaleme alıp şunları söylüyor" 11 -12 mart gecesi ermeni celatları erzincan şehrinin yakınındaki tüm türkleri balta ve süngülerle öldürdüler. sonra bütün cesetleri hendeklere koydular her bir hendek 80 ceset alıyordu."

o gece o topraklarda 16000 kişi olmuştur..

yüzbaşı grayaznov kendi komutanlık yaptığı bölgede ise şunları yazıyordu" yazıklar olsun insanlığa süngüye geçirilmiş cesetler kesilmiş benden parçaları parçalanmış iç organlar sokaklarda genelde kadın ve çocuklar öldürülmüş..

YETERMi ?

şimdi bizim uşak tüm bunları bilmeksizin acıtasyon yaparak müzik eşliğinde elinden tutup götürülen erminlerin yasını tutuyor, kendi hayalinde acıklı hikayeler yazıyor, narın bedenli ermeni kadınları vs..

peki gerçeklerin yazdığı bu yazılardaki hangi türk kadınına aynı duygusallık gösterildi..

çok değil hocalida öldürülen çocukların ermeni süngüsünden geçen anaların o halleri videolardadır. kameramanın hıçkırarak ağlayarak çektiği o videolarda.

yetmez mi bu uşaklık .. yeter gayrı
ahmet altan'ın tarihi gerçekler ve belgelerden çok, betimlemelerini kullandığı bir yazı olmuş.
Dünyanın hangi ülkesi soykırıma uğramadı ve soykırım yapmadı. Öldürülen ermeniler ne yazık ki olmuştur, savaş bu, Öldürdük, öldük... Ne yazık ki...
Ama soykırım(!) bedeli olarak türkiye'nin doğusu istenmektedir..
işte bu noktada, yok böyle bir soykırım derim.
ahmet altan'ın balkanlardan sürülen ve öldürülen milyonlarca türk hakkında buna benzer bir yazısını görmeden samimiyetine inanmıyacağım yazı.
not:kafkaslardan sürülenlerde olur.onların çoğu ırksal olarak türkte değil (çerkez abhaz vb )yazmak daha kolay olur ahmet altan için.
(bkz: altan familyası)
içinde bi buçuk milyon ermeni'nin öldürüldüğü ifadesi geçmediği halde cevap verenlerin bu sayıya muhalefet ettikleri yazı..

ya da ittihatçıların bu katliamları yaptığını söylediği halde, sonrasında 1900 kişinin idam edildiği söylenerek "neden aynı devlet idam ettirsin ki" diyerek evlere şenlik başka bi savunmanın daha yapıldığını görüyoruz ki eğer katliamlar olmuşsa bile yapan başka, cezalandıran başka devlet ama bunu görmek için -ne gerekiyor- ortaokul düzeyinde tarih bilgisi gerekiyor. ayrıca atatürk'ün kendisinin bu olaylara katliam deyip ittihatçılardan -tabiri caizse- nefret ettiğini bilmek için -hadi bu sefer- akademik tarih bilgisi gerekiyor.

fakat konu o değil. bu savunmalar ermeni soykırımı başlığı altında yapılsa mantıklı olabilir. oysa muhalefet sadece bu yazıya yapılacaksa bu yazının içinde "o katliamı yapanlar hala cezalandırılmadılar" gibi bi ifade mi geçiyordu ki (ben görmedim) bu idamlardan laf açılmış..

yazıda sadece ermenilere ittihatçıların katliam uyguladığından bahsedilmiş. yoksa ne ermenistan'ın arşivlere bakmadığından, ne ermenistan'da müslüman nüfus olup olmadığından, ne bu ülkede kilise olup olmadığından laf edilmiş. lafı buralara getirip yazıda olmayan şeylere karşı savunma yapınca en basitinden belden aşağı savunma stratejisi geliştirilmiş o kadar.

ha yazıyı beğendiğimi söyleyemem ben kendi adıma o ayrı. ama yazıya karşı bu şekil köylü kurnazı savunmalar getirilince yazıyı savunan konuma düştüm n'aparsın.
yazıyı kısa kesmiş ahmet altan, bir an yahudi soykırımına da girişeceğiz sandıydım.
yazıdaki ermeni kelimesinin yerine türk ü koyarsanız türklerin ve müslümanların 1880 den 1924 e kadar balkanlarda başlarına gelen olayları da görmüş olursunuz. ha türklerin başlarına balkanlarda kötü şeyler geldi diye ermenilerin başlarına gelenler yok sayılabilir mi? asla . ama burda gıcık olduğum nokta katıksız bir ermeni veya rum hayranlığıyla beraber sadece ermeni ve rumların başlarına gelen kötü olaylar ortalığa dökülmesi ve bunlar üzerinden türklerin aşağılanması. oysa hiçbir aydın bir gecede evlerinden edilen, mallarına el konulan, karılarına kızlarına tecavüz edilen, öldürülen, yollarda ölen türklerden ve müslümanlar dan bağsetmiyor. sanki balkan savaşları ve mübadeleyle sadce rumlar evlerinden oldu, sanki evinden edilen sürülen tek halk ermeniler bu ülkede! balkanlardan türkiyeye giren en az 600.000 türk, boşnak, arnavut, çingene güle oynaya malını mülkünü, toprağını bırakıp kendileri istereyek geldiler. sanki mübadeleyle evlerinden olanlar lüks trenlerle, son model araçlarla türkiyeye ulaştı, onlar hiç yollarda sefil olmadı ermeniler gibi, zaten girit te oniki ada da rum toprağıydı sadece bir günde binlerce tük öldürülmedi girit te. işte her zaman örneğini görebileceğimiz bu ikiyüzlülüğün en güzel örneklerinden biri ahmet altan ın yazısı. ee bende birşey ekleyeyim bari sonuna ;

'hiç kusura bakmayın ama kardeşim bu dünyada herşey karşılıklı, sen benim soyumun ölümüne ne kadar üzülürsen ben de senin soyunun ölümüne o kadar üzülürüm'
bir şiirle eşliğin okunan yazı..

ahmet altan duyusal barış sever insancık
efendisi söyledi biz o söylerdi sandık
başka neler yazarmış versen ona bi kancık

ah ahmedim söylesene kaç dolara yazarsın
anlasana sen uşak değilsin bir yazarsın
kendisinin soykırımı kabul etmesinden dolayı ayrıca selamlamak istiyorum. ama unutmamalıdır ki soykırımı kabul etmiyoruz. ermeni gözünden değilde türk gözünden bakarsa bu yazıyı yazmayacağına inanıyorum. tarih gösteriyor ki öldürülen ermeniler türk yetkililerce değil eşkiyalarca hatta ermenilece öldürüldü. göç sırasında öldürülen türkleri zaten söylemiyorum. ama görgü tanığı türk köylüleri ermenilerin geçtiği yerdeki türk köylerini harap ettiklerini ve çoluğu çocuğu herkesi öldürdüğünü söylüyor. kendileride zira zor kurtulmuşlar.
bunları bile bile ermeni gözünden bakıp soykırımı kabul etmek ne kadar vatan severliktir ya da türk severliktir tartışılır.
(bkz: ahmet altan ın nobel e adaylığını koyması)
bazı yerlere, mevkilere "taraf" olarak değil de, içten, inanarak yazılmışsa, samimi birinin kendi düşünceleri olarak nitelendirebileceğimiz yazı. öyle dokunaklı yazılmış ki, savaş zamanı gerçekleştiği iddia edilen, soykırım sözcüğünün tanımlanmasından yıllar önce yaşandığı içten olmayanlarca iddia edilen bu olaya inanasınız geliyor. insanoğlunun canavarlığı bir gerçek, ve ne yazık ki bu canavarlıktan hiç nasiplenmediğimizi, hatta hiç bir milletin nasiplenmediğini söylemek gerçekçi olmaz. şüphesiz, konu hakkında benden çok daha fazla okuyup araştırmış birinin yazısını körü körüne kötülemek olmaz; yalnız yaptığı bu araştırmalar kendisinin olayları aydınlattığını, çözdüğünü ve konunun piri olduğunu, güya yaşananları birebir bilebileceğini göstermez. öyle olsaydı, insanların anıları, arşivler çözüm için yeterli veya güvenilir olsaydı, herkes kesin bir kanıya varırdı. sonuç olarak, biçem olarak olsa da niyet olarak fazla içten bulmadığım yazıdır.
daha en başında yanlışlığı gözümüze çarpması gereken, şaşırtmayan itham.

doğrusu şu olmalıdır başlığın;

" ahmet altan ın ermeni diasporasının iddiaları hakkındaki yazısı "

farklı bir konu hakkında yazı yazacak değil ya kendi ilgi alanına giren konulara ilişkin yazı yazıyor adam ne yapsın.
ona bu emrediliyor ama helal olsun en iyi şekilde yerine getiriyor vazifesini.
böyle okuyunca benim gibilerin ellerini titretiyor, yüzünü utançtan değil sinirden kızartabiliyor ya tek kelimeyle helal olsun.

ancak olmuyor böyle. farklı milletlere de değinmesini bekleriz kendilerinin bu üstün edebi diliyle. yaşadıkları acıları sürgünleri sefaletleri.

misal ahıska türkleri
misal ermeni dostları nın daha çok yeni katlettiği azeri türkleri
o bizim asırlarca dizdize yaşadığımız dostlarımız rumların küvetlerde genç yaşlı bebek demeden katlettikleri kıbrıs türkleri
kerkük türkleri.
ve daha aklıma gelmeyenleri

hani onlar da insandan sayılır sizin nezdinizde herhalde, öyle tahmin ediyorum bakın öyledir demiyorum.
gerek duymuyorsa tabii o ayrı ama.

(bkz: taraf gazetesinin misyonu)
(bkz: taraf gazetesinin kandil cikartmasi)
hala anlamakta güçlük çekiyorum. ya bu tip yazılarda demiyor ki azeri türkleri öldürülmedi, türklere hiç katliam yapılmadı. ya da yaşasın ermeniler gibi cümleler kullanılmıyor. burada anlatılmak istenilen sadece onların acısına saygı duyulması. başka bir şey istenmiyor.

ama biz halaa, tarihi belgeleri ortaya koyma, çemkirme. bok atma, ayar verme niyetindeyiz. ulan internet gençliğinin de salaklığı bu kadar oluyor. kaç kişi açıpta kitap okudu bu konuda. varya eminim ermenistan bayrağını nasıl bir şey olduğunu bilmeyenler bile vardır. ama onlar kalkıp burada atıp tutabiliyor. bizim sesimiz çıkmıyor mnkym.. azıcık adam olun be!!
madimak olayi na uzulenler ermeni soykirimina da uzulurler.

madimak katliami na uzulenler ermeni soykirimina da uzulurler.

bu iki cumle arasindaki bes fark, ahmet altan in yazisinda da kendini gosterir.
ermenilerin çektiği acıları derin bir ironi içinde aktaran yazıdır.

ancak ne tuhaftır ki bu zat aynı hassasiyeti çoğu konuda yapmaz. yani şimdi sırf ön plana çıkmak için biz ermenileri kestik demenin ve bu şekilde ahh öldürdük, acı çektirdik ermenilere demenin ne anlamı var. yani şimdi bu kadar demokrat mı bu yazıyı yazan şahıs? ya da birilerinin işine mi gelmekte bu tip yazılar.

tarih boyunca türklerin çektiği acıları ve halende halkın çektiği acıları yazılarında gerektiği gibi yansıtmayın, ondan sonra ermenilerle ilgili derin bir edebiyat yazısı yazın. olmuyor sayın altan olmuyor.
yıllarca üstü örtülmeye çalışılan tarihi bir gerçeği entellektüellik onuru adına haykıran cesur yürekli yazar. ayrıca bu haykırışa vicdan sahibi her bireyin destek vermesi beklenir. cesur dememin en önemli sebebi bu memlekette daha yakın bir zamana kadar ermeni bir gazetecinin öldürülmesi, ermeniler hakkındaki sözleri nedeniyle nobel ödüllü bir yazarın ölüm tehditi alması ve misyoner kitapçıların katledilmesi gibi olayların henüz hafızalardan tam olarak silinmemiş olmasıdır. böyle olmasa da benzer sanal bir linç vakasını göze alarak hak bildiği şeyi bağıra bağıra ilan edebilmek her yiğidin harcı değildir. bunlardan bizim babıali'de fazla olmadığı için yazıyı garipseyenleri garip karşılamıyorum. adam gayet güzel açıklamış. bir sürü insanı yurdundan koparıp zorunlu tehcire tabi tutup yolda sonra da bunların çoğunun ölmesine sebep olan iradeyi -kim olursa olsun- eleştirmemek, kişinin vicdanla ilgili bazı kronik sorunlar taşıdığına işaret eder. bu olayı bilen bilir. ben bizzat zorunlu göçe tabi tutulan insanları gören kişilerden duydum. mallarının yağmalanışı falan öyle kemal kara kitaplarında anlatıldığı gibi değildi. yolda başlarına gelenle ise biz gizlesek de nesilden nesilden anlatılageldi. ben şahsen ittihat ve terakki'nin yürürlüğe soktuğu ve şanlı tarihimize kara bir leke gibi sürülen bu tehcir yasasının insanlık dışı bir şey olduğunu düşünüyorum. şimdi eksileyebilirsiniz. elverir ki benim omurgalarım yerinde kalsın.
birilerinin "adam devlet dememiş ki ittihatçılar demiş! bi de kalkıp neden 1900 kişi idam edilsin diyorsunuz. köylü kurnazları sizi!" şeklinde komikliklerle savunduğu yazıymış bu! o dönemde osmanlı devleti nin tek hakiminin ittihat ve terakki cemiyeti olduğunu, devleti tamamen bu kadronun yönettiğini ve devlet demenin ittihat ve terakki demek olduğunu bilmiyor bu adamlar demek ki. üstelik bir de 1000 yıllık tartışmayı piç etme klişesi olan "yeaa yazıyı ben de beğenmedim" kolpasıyla zırvalıklarına meşruiyet de kazandırırmış bu adamlar bunu da gördük.

yazıya gelince: ben ahmet altan ın bu yazısındaki zulüm ve işkence tasvirlerini alıp bir türk filmi haline getirsem, sadece ermeniler yerine türkleri koysam adı "kara murat" filmi olur. oturur burada böyle komik senaryolarla şovenizm yaptığımı falan savunursunuz. oturup her beraber bu komik senaryo ile dalga geçeriz. biri de bana bunun yalan olduğunu söylesin. yıllarca bilal inci nin falan oynadığı kara murat filmlerinde yapılan kötülük tasvirleriyle dalga geçmedik mi?

e ama türkiye de liberal kimlikli bir köşe zırvacısı aynı tasvirleri ermeni tarafına yapınca bakın nasıl "acıyı anlamak, tarihiyle yüzleşmek vs" oluyor. nasıl da aidiyetlerini satılığa çıkarmaya hazır kitlenin gözyaşları salya sümük akmaya başlıyor!

yahu bu ülkenin aidiyetine inanmış insanlar olarak sizden biraz samimiyet bekliyoruz sadece! "ama onlar da bizi öldürdü demeyin ayıp" samimiyetsizliklerine biraz sünger çekin istiyoruz. "devletin o dönemde kim çeteci kim değil ayırmaya vakti yoktu. ermeni çeteleri hergün yüzlerce türkü katlderken duracak zaman da yoktu" diyebilen bir kalem erbabı istiyoruz sadece.

ama biliyoruz ki bunlarla nobel alamaz, büyük gazeteci yerine de konmazsınız. "şovenist, faşist, resmi tarihçi" falan olursunuz ancak. onlar da size yakışmaz değil mi?!

biraz samimiyet yahu! allahaşkına biraz aidiyet ve samimiyet. gerisi fazla bile bize!!!
ahmet altan'ın çok konuşulacak ve büyük ihtimalle tehditler alacağı yazıdır. yazının içeriğine girmeyeceğim(zaten katılmıyorum da) ancak buram buram duygu sömürüsü kokan bir yazı. yazıyı inandırıcı olması için öyle acıklı(arebesk) yazmış ki beni bile duygulandırdı!

hayır böyle bir olayın olduğuna inanabilirsin millet sana katılır veya katılmaz kendi bileceği iştir ama olayı dramatize edilmiş bir şekilde anlatman harbi komik oluyor be ahmet altan.
güncel Önemli Başlıklar