bugün

ahlaklı olmanın ve insanlıgın sınırlarından uzaklaşıp, insanlıktan daha aşagı olmanın sularına yelken açma durumudur.
her gün gazetelerde, dizilerde, paparazzilerde beynimize sokulmaya çalışılan, yılmadan, usanmadan türk insanına aşılanmaya çalışılan olgudur. kendinden 20 yaş küçükle, çocugun olabilecek adamla kameralar önünde sevişmek, hayvanların bile her yerde yapmadıgı şeyleri yapmak bunun ilk aşamasıdır.
ahlaksızlık her şeyden önce bize idol *olarak gösterilmeye çalışılan insanların baş özelligidir. bazı kademelere yükselebilmek için olmazsa olmaz aranan şarttır.
kavanozda yaşayıp da kendini deryada zanneden akıl fakirlerinin aklaştırmaya, meşrulaştırmaya, bu ülkenin gençlerine empoze etmeye çalıştıkları olgudur.
ne de güzel söylemiş üstad;

''kutsal kitaptır fuhuş,
ahlak okunmaz roman.'' *

evet. ahlagı okunmaz roman haline getirdiginde, gençlerinin dönüp yüzüne bakmadıgı bir kitap haline getirdiginde, arsızlıgı, fuhuşu da baş tacı yaptıgında sahip olabilirsin bir millete, bir ülkeye. hangi yolda ilerledigimiz de aşikardır sanıyorum. görevini en iyi şekilde ifa eden piyonlar sayesinde yozlaşan millet bakalım daha nereye kadar gidecek, daha ne kadar insanlıktan çıkabilecek, daha ne kadar alçalabilecek.
aynen sapkinlik gibi aslinda normlardan sapma ve kendine dayatilan ahlak tan ve deger örgüsünden bağımsız yargılara ve davranıslara sahip olma durumu.
Üstan marquis de sade : bujuva ahlakinin (bize dayatilan ahlak olarak bugüne tercüme edebiliriz) ikiyüzlü lüğünü ahlaksizlik ile yokedebiliriz der. (bkz: bdsm)

Ahlaksızlık, burjuva ahlakına ya da modern ahlaka ayna tutan yaramaz bir cocuktur.
dünyayı kurtacak olanlardan bir tanesidir.
(bkz: türk spor basını)
(bkz: ahmet çakar)
artık zamanın da üstünde $ık bir $ehirde
mazgallara kapatılmı$, büyüyemeyen çocuklar için
kafatasları çelikten adamların $arkılarını
ya da rahibe pelerini altına gizlenmi$,
gözleri irin torbalarıyla kanlı $eytanları
bir ruhun turuncu mihrabına getirip
ordan a$ağı atmalı..
sisle örtülü bir tanrı yüzünde ortalık
henüz
güpegündüz bir $alla sarıldıysa dörtnala
karanlık bir an
çirkin bir vincin organik çengelinde
çağdı$ı bir cadı gibi kusarken kanlı
asılı kaldıysa
delikanlılarla yatıp kalkan ivedi bir caddenin
dedeleri, di$siz oratoryolar gibi embriyo ise
rahmine sıçarım böyle anaların diye
küfrederek dua adına açılıyorsa engerek yuvası avuçları
peygamber develerinin
artık zamanın da üstünde $ahsiyetsiz bir $ık $ehirde
mazgallara kapatılmı$, büyüyemeyen çocuklar için
kutsal kabahatleri ve mecazi kerhaneleri
bir ruhun turuncu mihrabına getirip
ordan a$ağı atmalı..
ve bu sülalenin bütün arsız, ağızsız ağıtlı kapılarını
o sisli yüzlerin yüzüne kapatmalı..

Küçük iskender..
ki$iden ki$iye farklilik gosterir.
Aynı mekan ve zaman diliminde yaşayan insanlar için belli sınırlarda farklılık gösteren, fakat asıl algılanmayacak düzeyde büyük farklılıkları zaman ve mekan boyutlarında gösteren olgu. Burada mekan yerine kültür edimini de koyabiliriz zira mekandan kasıt kültürel birkimin ediminin sağlandığı siyasi sınırlar yani ülkedir. Zaman ise belki daha da önemlidir zira bırakın iki tarih çağı arasını, 15 yıl içinde bile ahlaki değerler ciddi sapmalara uğrar. Bunda kültürel evrimin ekonomik gelişmelerden, eğitim düzeyinden, göçlerden, dini eğilim değişkenliğinden, kendi kriterlerini dikte eden bir liderden veya başka sebeplerden etkilenişi rol oynar.
özgürlüğe giden yollardan bir tanesidir.
Ahlak tanımı yapılmış ve sınırlandırılmış bölgenin diğer tarafını sevmektir.
evet, ahlaksızım belki de... Sadece ayıp diye yapmak istediğim şeyler var.
Engel olmak istemiyorum bu duyguya.
suç mu?
hani kimisi laiklik diyor ahlaksızlığa. arkadaş siz dangalak mısınız? nesiniz? laiklik sıfatı altında her boku yiyenlerin olduğu kefeye ben niye giriyorum lan? laik biriyim, aynı zamanda dinine de bağlı da biriyim. olmuyor mu böylesi? sizin sapkın fikirlerinize mi ters benim yaşam biçimim?

evimin kitaplığının en üstünde kur'an-ı kerim de var, koskoca atatürk posteri de asılı duvarımda.

böyle vatansever ve dinci isimler altında gruplar kurup, içine kafasına göre insanları yerlerştiren embesillerin o dağdaki bölücü şerefsizlerden hiç bir farkı yok vallahi gözümde. yok arkadaş.

he bu laflarım sadece "yaşasın laik toplum, dincilere ölüm" diyenlere değil. aynı şekilde dini savunup, insanların dini inançlarını istismar edip, cebine paraları indirip evinde karıyla kızla gününü gün eden şaklabanlarda aynı. onlarda çıkıp "din elden gidiyor, laikliği savunanlara ölüm" dedikleri sürece onlarda aynı bokun laciverdi.

ulan sinirimden laflar birbirine giriyor, tekrar okuduğumda da birşey anlamıyorum ama böyle ayrım yapanların allah bin bir türlü belasını versin ya. sizin bu ülkeye yararınızdan çok zararınız var allah'ın belaları.
"Ortak düşüncesi olmayan toplulukta, herkes, yalnız kendi çıkar ve zevkini düşünür. Böyle bir toplulukta fedakarlık, saygı, nezaket kalmaz. Bencillik, kabalık, rüşvet, iltimas ve namussuzluğun türküsü alır yürür."

(bkz: hüseyin nihal atsız)
Bizi bekleyen korkunc bataklik. Kadinlar, icki, dolandiricilik, kibir vsvsvs... Her biri dag gibi birikiyor ne yazik ki?
(bkz: ahlaksızlık)
En bulaşıcı hastalıktır. "der sade
ahlaksızlığı bu benim ahlak şeklim diye göstermeye çalışanı dahi gördüm ne denilebilir ki ahlaksızlık asla ahlak olmaz..

toplumda kabul gören ahlak kuralları vardır, insanlar arasında, kadın erkek arasında belirli ahlak çerçeveleri vardır, buna ateisti de müslümanı da uymak zorundadır, ahlak çerçevesinde kalmak insan olmanın getirdiği bir olgudur, hangi dini inanca, düşünceye sahip olursanız olun bu sizin toplum içinde gevşek ve geniş davranacağınız anlamına gelmez...
Türkiye'de had safhaya gelmiştir.
(bkz: ensar vakfı nda tecavüz skandalı)
bu coğrafyaya kemalist eliyle gelmiştir. bir asra yakın gavur işbirlikçileri ile anadolu halkına musallat olmuşlardır.

iğrenç gazete, sapık yahudi alman filozofları ve seks tvl erinizi ve mecmualarınızı alıp gidin defolun. ya da;

denize dökeriz..
Son yillarda turkiyede iyice yukselişe gecmistir. Ozellikle yurdun erkekleri gorduklerini, tanistiklari kizlara sadece emmek, gommek icin yaklasir.(hepsi degil çoğu) burdan yani sozluktende anlasilacagi gibi cogu şeref yoksunudur hayatlarini goy goy yapmakla geciriyorlardir. Onlara diyecegim şu ki kendinizin de bir gun yuvasi olacak, baba olacaksiniz. Ve belki de kiz cocugunuz olacak. Ilerde kiziniza nasil davranilmasini istiyorsaniz siz de simdiki kizlara oyle davranin. Eden her zaman bulur, bunu asla unutmayin.
iki tarafın irade ettiği yerde ahlaksızlık yoktur.

Ahlaksızlık iradenin bittiği yerde başlar.
En bulaşıcı hastalıktır.
günümüzde, neredeyse her türlü mecrada illa ki , kıyısından , köşesinden bir şekilde olan ve artarak devam eden durum. daha önce bahsetmiştim , artık olan şeyler , he yine bir ahlaksızlık demek diye okunuyor , görülüyor, burada değil çoğu yerde. yani eleştiriliyor ama çözümün gelmeyeceğini herkes biliyor. eskiden, herkesçe kabul görülen bir ahlaksızlık örneğinde, bak sana lan neler oluyor, bizde kendimize çeki düzen verelim , örnek teşkil edelim topluma gibi şeyler düşünülürdü. elbette yine düşünenler vardır. ama; ahlaksızlığı biz ön sıraya aldık sanki mecazi anlamda. ahlaksızlıklar oluyor ve biz izliyoruz. yani, örnek alacağımız değil, örnek almamamız gereken hususlar içinde kendimizi bulmak zor bir şey. hele ki gelecek nesiller için daha zor.
bu ülkenin en büyük sorunudur. Tepeden tırnağa kronik rahatsızlığımızdır.
Ahlaksızlık her yerdedir, adı değişmiş uyanıklık, açıkgözlük, işbilirlik olmuştur.
Esnaf hileli satış yapar. (Düzgün iş yapsa vergi kaçıran, işini iyi yapan (!) esnaf karşısında tutunamaz. Piyasa şartları, çarklar, sistem bellidir.

Memur işini iyi yapmaz. (iş yapmaya kalksa sen bu işi biliyorsun derler, kaytaranların işini de kilitlerler. Sistem bellidir.)

Haram yemek normal karşılanır, kul hakkına girip başkasının önüne geçmek gözü açıklık sayılır.
Daire almaya kalkarsın m2'den tut malzemeye kadar yalan bulursun karşında.

Araba alırken orijinal derler. Komple boyalı çıkar(Saksı düşmüştür, temizlik boyası vardır.). Yetkili bayiden aldığın 0 km araç bile komple boyalı çıkar.

Malının ayıbını gizleyen dolandırıcı cennetidir bu ülke. Lafa geldi mi "Dürüstlük pahalı mülktür, herkeste bulunmaz." diye ahkam keseriz.
Osmanlı geri döndü, efsane yeniden başlıyor, deriz.
Tüm olup bitenlerin suçunu başımızdakilere atar "Siz nasılsanız, öyle yönetilirsiniz." hadisini unuturuz.
Ahlaksızlık, dolandırıcılık bu kadar yayıldıysa ve milli bir sorun haline geldiyse oturup nerede hata yaptığımızı düşünmemiz lazım.
ikide bir Batı ahlaksız, Batı namussuz diyeceğimize bir kez olsun aynaya bakmalıyız: Kirlenmeyen bir yerimiz kalmış mı?
Ahlak görecelidir.
Yerine ahlaksızlık, ahlaklı bir davranış olarak görülebilir. Nefs üzerine ahlakta ise, kişinin kendi kendini kontrol edememesi. Arzularının peşinden gitmesidir. Dostoyveski bu konuda her iyi ve ahlaklı insanın mutlaka bir gün kötülük ve ahlaksızlık yapabileceğini söyler. Çünkü insan hep özgürlük arayışı içerisindedir. Zorunluluktan özgürlüğe...
Yapmasi Cok guzel bir sey. Serefsizlik, adilik gibi seylerle de birlesirse daha da guzel oluyor.
ahlakçılıktan daha evlâ olandır.