bugün

iki neslin arasında kalmış jenerasyondur. yeniliğe hitap ettiği kadar, eskiden de biraz almıştır.

teknolojinin ve tüketim eğiliminin çılgınlığa ulaştığı son noktadır; 90'lar jenerasyonu. facebook'ların, twittter'ların, msn'lerin en büyük kitleleridir. dolayısı ile tüketim bilincinin en çok aşılandığı jenerasyondur. samimiyetsizdir, en samimi göründüğü durumlarda bile samimiyetsizliğin dibidir. asosyallikte rekor kırmış, üretimi sıfırlara düşürmüş jenerasyondur. 20'li yaşlarının henüz başındayken bir çok şey yaşamış gibi insan sarraflığı yapmaya kalkan, herkesin yaşayabileceği türden 2 durumla karşı karşıya kalınca filozof kesilen, arkasından 100 tane laf söylediği insanla aynı ortamda çıkarlar uğruna dost gibi görünen jenerasyondur.

kızlarının tek derdi biten rimeli, genişleyen taytı ya da yarın ne giyeceğidir. bütün hayat, bütün evren bunlardan ibarettir onlar için. dünyada ne için olduğunu bile kavrayamamış, yaşadığının ve yaşamın farkına varamamış insanlardır. onlar için iyi giyinmek, güzel makyaj yapmak yaşamın anlamıdır. ne devlet meselesinden anlarlar, ne de bunları konuşabilecek fikirlere sahiptirler. entrika dizilerinin yakışıklı oyuncularını sorsan; futbol kadrosu gibi sayarlar ama. neyse; kızlarına haksızlık etmeden erkeklerine geçelim...

erkeklerinin tek derdi; şampiyon olmasını istediği takımının akibeti ya da haftasonu eve atacağı kızı kafalamak. 2-3 kişinin yanında haftasonu ne içtiğini anlatmak ile övünen bir jenerasyondur 90'ların erkek jenerasyonu. ayda yılda bir lafı açılırsa türk sanat müziği bilgisinden dem vurur, oysa ki bildiği en fazla 2 parça. ancak 3 ay önce adını bile duymadığı can bonomo'nun, eurovision'a katılımının açıklanmasından sonra akşamlara kadar can bonomo şarkıları paylaşır. siyaseti kıyısından ucundan bile anlamaz, sorsan; türban, milliyetçilik, laiklik, kemalizm, cemaatçilik der. meşruiyet krizi nedir ? diye en basit siyasi kavramı sorsan bilemez, sik gibi suratına bakar. arkadaşlarına onu bunu siktim diye anlatırken, rakılı ortamlarda bakire kızla evlenmekten dem vurur.

hiç mi bu jenerasyonda aklı fikri çalışan yoktur ? tabi ki de vardır. ancak onlar o kadar şanssızlardır ki; yaşıtları sikim sikim işlerle uğraşırken, etrafında ve hayatta olan bitenleri anlarlar. ve bunları 80 jenerasyonu ile konuşamazlar. çünkü o yaşıtlarının bıraktıkları boktan izlenim, onların da önyargı kurbanı olmalarına yol açar. ne kendilerine toy gözüyle bakan insanlarla dostluk kurabilirler, ne de ev bark sahibi erkek arayan kadınlarla aşk... böyledir işte 90'lar jenerasyonu.
birbırıyle kavgalı olmayan nesildır.
babaya anaya benzesin diye dua edilen çocuklar yerine ebeveynlerinin kendilerine benzemek için sidik yarışına girdiği neslin başlangıcıdır.
ergen olan nesillerdir.
çocuklğunu arkadaşlarıyla mahallede saklambaç, yakantop ve istop oynayarak geçiren jenerasyondur.
şirketlerin, sermayelerin yetiştirdiği jenarasyondur.

okan bayülgen son zamanlarda bu tür meselelere epey taktığından konuyla alakalı bir program yapmıştı. bilgi üniversitesinden sürekli programına çağırdığı iletişim uzmanı şahıs doksanlarda özel televizyonların artması ve televizyonun her eve girmesiyle dönemin çocukları reklamlarla, marka sloganlarıyla büyüdüğünü söylemişti.
haliyle markalar istedikleri şekilde müşterilerini yetiştirdiler.
tamda ortada sıkışıp kalmış ne geri kalmışlığın, kavgaların bitmediği 80 lerde yaşamıştır çocukluğunu nede uzay çağına geçilen devirde herşeye rağmen her nesilden kapabildiğini kapmış geleceğin devlet adamları olduklarında çok iş yapacak bir nesil çıkmıştır ortaya.
şalvar benzeri pantolar giyen. saç jölesini kiloluk kutularda almaktan çekinmeyen jenerasyondur.

cine 5'in şifresini kırmışlardır.
kontra pedalın çocuklarıdır.
bu jenerasyon kendi içinde büyük farklılık göstermektedir. mesela bir 90 lar başı çocuğu olarak 90 lar sonu çocuklarından çok farklıydım. şimdi bizim zamanımızda bilgisayar yoktu, tv de 3-5 kanal vardı, sokakta oynanan, gazetelerin sürekli milyonlarca kuponla birşeyler dağıttığı bir dönemdi. atari vardı, ne bileyim tsubasa, şeker kız candy filan vardı. 90 sonu nesil bunların hiçbirine kalmadan çağ atladı. bilgisayarı olsun, digimon u olsun, kablo tv si olsun neyse sonuç itibariyle 90 lar başındayken hayat bu jenerasyonu geçmiş yaşantının son fertleri yaptı sonrası milenyum çocukları oldu.
öncelikle 90'lar neslidir. bu nesil, kasetli tv atarisi oynamış; leblebi tozu yutup 'yusuf' demeye çalışmış; capri-sun meyve suyu içip onun paketini bir güzel patlatmış; ruhsar, power rangers, pokemon, çılgın bediş izlemiş bir nesildir.
bir de barlarda içerken fotoğraf çekip facebook'a koyan, yer bildirimi yapan cinsleri vardır.
genç metallica'yı sahnede görememiş nesildir. o enerjikliğe dünya gözüyle tanıklık edemediği için kaderi sorgulayan nesildir. james'i sağda solda signature gitarlarını kırarken ve seyircilere fırlatırken görememiş ve an itibariyle ağlamakta olan nesildir. kahretsin o doğum tarihi neden 20 sene öncesi değildir ki ?

hatırladıkça kafasına sıkmak isteyen jenerasyonun metallica hayranının feryadıdır.
92'den sonrası tırt nesildir.
(bkz: japon kale) oynayıp leblebi tozu yemeye çalışırken boğazında kalıp öksüren jenerasyondur. sabahın 6 sında kalkıp tsubasa izlemek de neydi mk.
mensubu olduğum nesil.

80' neslinden abim olduğu için ve asker çocuğu olduğum biraz yırtıyorum, çünkü boş insan pek yok bizim dutlukta. ha ben çok mu doluyum? değilim tabi.

dürüst olmak gerekirse tüketim olayı resmen beynimize işlenmiş. mantıklı olmadığını adım gibi bilsem de nedense içimdeki ses hep pahalı olanın daha iyi olduğunu söylüyor. tabi ucuzunu alıyorum, para mı var lan?
99 doğumlu bir yazar olarak kıl payı bu jenerasyonu yakaladım. iyi ki sezeryan yaptırmış annem. 2000 e ramak kalmış çünkü.

tanım: güzel kuşaktır. can kuşaktır.
şu galeriyi gezerken hüzünlenebilecek jenerasyondur. http://www.gorukleyasam.com/90-lar-g541.html
%91,999 yonca evcimik'in abone kasedini almıştır. ve en az bir kez aboneyim dansını yapmış jenerasyondur.
show tv de gece 2 de yer alan kırmızı noktalı filmler cine 5 deki emenuella koltukta amuda kalkarak şifre kırma girişimleri ve birçok saçmalığı yapan nesildir.
yeni nesil ile eskilerin bahsettiği "nerde o eskiler" neslinin arasında kalmış jenerasyon.
potansiyel kurbanlardır.
şüphesiz tarkan'ın ön dişlerinin arasından küçük dilinin gözüktüğü zamanları bilendir.
hem sobada kestane pişirmenin tadına varabilen hem de levent yuksel, tarkan vs. dinleyebilmiş kitledir.
komşuluk 60'lı yılların , siyaset 70'li yılların, modernleşme 80'li yılların, ilk teknolojik gereçler 90'lı yılların, 2000'de tuvalette telefonla resim çektirilen yılların bir örneğidir.