bugün

Kızılay'dayım. Kuğulu'ya geçmeye çalışıyorum. Bir saat ver desen sana 23.00 derim. Herkes telaşla koşuşturuyor. Yolun sonuna bir bakıyorum, srenler, polis lambaları, ikazlar. Geri dönüyorum arkadaşlarla, evlere dağılıyoruz.

***

2002-2004 yılları arasında oturduğumuz bahçe katı evdeyiz. Oldu bitti korkutmuştur o ev beni zaten. Kapıyı anahtarı takıyorum, zorlamadan açılıyor. Beyaz ışık yanıyor salonda. Evde kim var diye sesleniyorum, seslenirken tülün arkasından turuncu kıyafetli birinin hareketsiz şekilde beni izlediğini fark ediyorum.

***

Gözlerimi ona çevirdiğinde yavaş yavaş yürüyerek salonu, yatak odasına bağlayan bölüme kadar ilerliyor, ama pencerenin önünde ve o tarafta tül yok. Yanına siyah elbiseli bir şey daha yaklaşıyor. Biraz daha gözlerimi kıstığımda bakıyorum ki annem ve abim.

***

Arkama dönüyor ve dış kapıyı açıyorum. Sol taraf kömürlük, bahçeden dolanıp oradan önce abim, sonra annem geliyor. "Dışarıda her yer polis, sınav iptal edilmiş" diyor annem ve ekliyor: Çantamdaki 6 ayıcıktan biri kayıp diyor. Ne ayıcığı, anlamadım diyecekken, sol tarafa bir bakıyorum yüzü simsiyah, çürümüş ve dökülen uzun saçlı bir kadın bize bakıyor. Elbisesi kirli, beyaz.

***

Ben bakıyor ve bağırıyorum. Bağırmamla kömürlüğün diğer karanlık ucuna gidiyor, onu kaçırıyorum ama gözümle göremediğim her an daha rahatsız hissediyorum. Sonra duvardan geri çıkıyor ve merdivenlere doğru ilerliyor.

***

Orada çok garip bir detay var. Yıllar önce çalıştığım göz hastanesinde çok temiz kalpli bir göz doktoru vardı, çok düzgün birisiydi Ekrem bey. Yaratığın ilerlediği merdivenin sonunda üzerinde saçma bir şeytan kostümü, elinde asası gelme dedikçe ilerletiyordu canavarı. ilgiyi onun üzerine bırakıp kapıyı ucundan baka baka kapattım.

Arkamı döner dönmez de, çürümüş şekilde kendimle burun buruna geldim.

***

Kan ter içinde uyandım. Yataktan yazıyorum.
Sesimi duyan var mı?
o mal bir harikaymis dostuum.