bugün

resmi tarih

yazımına cumhuriyetin ilk yıllarında başlanmış, milli şef döneminde iyice olgunlaştırılmış ve halka okutulmuş öğretilmiş tarihtir. tarihi gerçekler ve bu gerçeklerin yorumlanmasından ziyade propagandaya ve çarpıtmaya dayanır. kuruluş yıllarında cumhuriyete varoluş zemini hazırlanması ihtiyacı göz önüne alındığında anlaşılabilir bir yöntem iken ilerleyen yıllarda sovyetlerin de tesiriyle tarih yazımı toplum mühendisliğinin bir dalı olarak kendisini göstermiştir.

yakın tarihin önemli figürleri tarih dışı olarak yeniden yaratılmış, sevilip saygı duyulacaklarla nefret edilecekler arasında çocuksuluğa varan ayrımlar yapılmıştır. resmi ideoloji kısmen de olsa değişebilmesine ve özellikle uluslararası gelişmelere kendisini adapte etmesine karşın resmi tarih anlayışı ve yazımı sert bir kabuk halinde toplumun önünde durmaya devam etmiştir.

resmi tarihin propaganda mekanları elbette okullardır. ilkokullar ve daha sonra ikılap tarihi dersleri. bu propaganda son derece yavan bir üslubu benimsemiştir ancak ilginçtir bu yavan üslup cumhurbaşkanlığı makamına kadar yükselebilmiştir.

günümüz türkiyesinde iki çeşit insan vardır.

resmi ideolojini ve resmi tarihin fanusunda yaşaıp mutlu olan ama mutsuzluk verenler.

resmi tarihi okuyan ama ciddiye almayan, tarihi olayları ve figürleri yerli yerine koymaya gayret eden zihni açık insanlar.