bugün

ulus devlet

"globalleşme, sermayenin ulusal sınırlara gittikçe daha az tabi olarak olağanüstü hızla dünyanın her yanını dolanmaya başlamasına dayanıyor. buna bağlı olarak, bütün sosyal ilişkiler ve kurumlar da ulusal sınırlara daha az bağlı hale geliyor. ulus-devletlerin (veya milli devletler) denetim güçleri azalıyor. ulusal sınırlara tabi olmadan, yani ulus-ötesi dolaşımı en fazla sınırlanan, emektir, işçilerdir. global sermaye ve ulusal sermayeler, işçilerin ulusal farklılaşmalar içinde kalmasını teşvik ediyor; zira her şeyden önce ücret farklılaşmasının sermesini sağlayan bu farklılaşma, rekabet açısından çok gereklidir. ulus/devletler de, asla ortadan kalkmayan, sadece modernleşen, şekil değiştiren milliyetçilikleriyle, söz konusu farklılaşmaların, emeğin ülke sınırları içinde zapturapt altında tutulmasının bekçiliğini yapıyorlar. bu şartlarda, 'globalleşmeye karşı çıkmak' adına ulus-devlete sahip çıkmayı savunan perspektif, ciddi bir yanılsamadır. ulus-devletler ve onların ideolojisi olan milliyetçilik, globalleşme denen sürecin bizzat aktörleridirler, kurucu unsurlarıdır. oysa örneğin avrupa sendikaları, her şeyin uluslararası dolaşımını hızlandırıp emeği ulusal sınırlar içinde hapseden globalleşmeye karşı; bu uluslararasılaşma sürecini emeğin çıkarları doğrultusunda yeniden düzenlemeyi öngören 'emeğin avrupası' perspektifini gündeme getirmeye çalışıyorlar. böyle bir perspektif çok daha anlamlı olacaktır"

(bkz: tanıl bora)
güncel Önemli Başlıklar