bugün

neyzen

rivayet edilir ki, birgün iki büyük insan (islam büyükleri) bir çölde yürürler. peygamber olan zat, yanındakine döner ve kalbindeki sırrı ona söyler. sırrı öğrenen alimse yol boyunca sıkıntı içerindedir. sırrı taşımakta zorlanır. yürürlerken kör bir kuyu görür. kuyunun ağzına giderek söyler o sırrı. ve kuyudan sular taşmaya başlar, etrfa yeşillenir, sazlıklar çıkar.. o sazlıktan alır bir tane. temizler. o srrın anahtarı olan yedi tane nokta koyar üstüne. (mevlana nın mesnevisi gibidir bu sır. 6'sı okunur, yedincisi kalbinde bulunur) ve üflemeye başlar.
o günden sonra, kim neyi üflese kalbinin sırrını söyler olur.
ney, üflediğinizde değil; parçanız olduğunda size verir.
en büyük özelliği de budur.