bugün

nergis çiçeğinin hikayesi

Her nesnenin bir hikayesi vardır mutlaka desek büyük laf mı etmiş oluruz? Mesela çiçeklerin. Çiçek, hani şu elimizin altında daim oluveren... Hani bir çok anlam yüklediğimiz, semboller sermayesi nesneler... Mesela Divan şiirimize Gül şiiri desek hata mı etmiş oluruz? Sezai Karakoç Üstad "gelin gülle başlayalım şiire atalara uyarak" mısrasını laf olsun diye mi söylemiştir? Hiç sanmıyorum. Gül, bütün doğunun remzidir. Gül kokusu, rengi, biçimi ile kusursuz bir güzeldir ve en güzelle, iki cihan güneşi ile özdeşleşmiştir. Boşuna mı?

Efsaneye göre ırmaklar tanrısı Kephisos'un oğlu Narkissos pek yakışıklı ve lakin aşktan anlamaz bir delikanlıdır. Su perisi Echo yakışıklı delikanlımıza aşık olmuştur; ve fakat aşkına karşılık bulamaz. Hatta yakışıklımız Echo'yu küçümseyerek onu kaya haline getirir. Kötülük yanına kâr kalır mı Narkissos'un? Bakınız nasıl cezasını kesmişler ukala yakışıklımıza:

Bir su kıyısına gelen Narkissos sudan içmek için eğilince kendi aksini görüverir suda. Hadiseye bakınız, kendine aşık olur. Bu rivayete göre aksine sarılmak isterken suya düşüp boğulur. Diğer bir söylentiye göre su başında aksine baka baka mum gibi erir ve erir. Öldüğü yerde her bahar çiçekler açar. işte bu sarı çiçekler nergistir efendim.

Efsane orada kalmaz, psikolojide bir hastalığa da adını verir. Kişinin sadece kendine hayranlık duyması, bunu aşırıya vardırmasına Narsisizm adını yakıştırmış üstadlar.
edit:imla