bugün
- yunanistan bizden çalsa rahatsız olmayacağınız şey11
- fenerbahçe'nin bu sene de şampiyon olamaması12
- icardi1905 silik olsun kampanyası21
- sözlük kızlarının ayakkabıları14
- akp seçmeni16
- online olup entry girmeyen yazarlar9
- bebek kokusu10
- kalbin sadece bir kişiyi seveceği saçmalığı10
- evlenmezsek yaşlanınca ne yapacağız sorunsalı10
- yakışıklı erkeği çirkin gösterecek şeyler12
- arda güler10
- karınıza range rover alır mısınız18
- ekşi sözlük9
- şu anda çalan şarkı9
- susmayan durmayan israile gemi ticareti10
- icardi190510
- ali erbaş11
- anın görüntüsü17
- bülent uygun15
- haçta iken sevgili ile sevişmek günah mıdır10
- chp genel merkezi önündeki aşırı üks araçlar10
- chp'li o tekin'in öcalan'ın fotosu ile pozu21
- güzel kızların size abi demeye başlaması12
- sözlük yazarlarının pankekleri14
- çirkin erkeği yakışıklı gösterecek şeyler10
- belediyeler el değiştirince bütün foyalar döküldü23
- ismail kartal12
- sivasspor'a verilen penaltı27
- sinemaların batma aşamasına gelmesi22
- patiswiss17
- 23 nisan ulusal egemenlik ve çocuk bayramı14
- bir kadında ilk baktığınız yer neresi19
- 22 nisan 2024 sivasspor fenerbahçe maçı31
- trollerin karışması8
- fenerbahçe12
- yoga eğitmeni uzun boylu motorcu şamatacı erkek9
- her yaptığı yemeği paylaşan kızın amacı8
- profesyonel fotoğraf makinası tavsiyeleri10
- türk kızlarının beğenmediği erkek tipi13
- inmesi binmesinden daha zor olan şeyler14
- stanleywhite10
- junkman8
- siklememenin getirdiği huzur9
- galatasaray9
- bakire misin diye soran erkek12
- xdearm8
- johnny bellington13
- icardi1905'in adam gibi adam olması15
- binali yıldırım'ın servet15
- mersinden kıbrısa yüzmek12
ihtiyaç hiyerarşisi olarak da bilinen amerikalı psikolog abraham maslow tarafından ortaya atılmış teori.
maslova göre insan 5 kademeli bir hiyerarşik yapıya sahiptir. birey en alttan başlayarak zirveye tırmanırken bir aşamayı geçmeden diğerine atlayamaz.
bu kademe ya da kategoriler hem bireyin bireysel gelişimini tamamlaması için (bkz: üstün insan) hem de toplumsal olarak bu kategorilerde yerini almış sınıfların seviyelerinde sosyal olarak hareket ederek yükselmesi için zaruri durumdadır.
maslow hiyerarşisini anlamak için illaki maslow'dan haberdar olmak ya da alim olmak da gerekmez.
insan psikolojisine göre en zaruriden başlayarak ihtiyaçlar karşılanmazsa insan olduğu yerde belli ihtiyaçlar çevresinde bağlı bulunduğu noktada sayar ve bu karşılanmamış ihtiyaç bir şekilde saplantı olarak ortaya çıkar.
birey ihtiyaçlarını giderebildikçe zaruriyetten, gereksinim dışı, lüks olarak değerlendirilebilecek aslında hayatta kalma ve başarıyı yakalamanın bir göstergesi olan zirveye doğru tırmanmaya başlar. diğer bir deyişle hayat standartını yükselir.
hepsini bir tarafa bırakarak somut bir gerçekten bahsedilmesi gerekirse insanın, kültürel, sanatsal, barışçıl, fiziki ve psikolojik olarak sağlıklı, saygın ve saygılı bir birey olmasının ve bu tarz bireylerden oluşan bir toplum olmasının tek şartı ekonomik açıdan refah olmaktan geçmektedir.
yani her yönüyle zirveye tırmanmanın ana unsuru ekonomik özgürlük, maddi imkanlardır.
üçüncü dünya ülkelerindeki insanları beğenmememizin, hor görmemizin, barbarca bulmamızın, insacıl bulmamamızın, vahşi olarak değerlendirmemizin, cahil olarak gördmemizin, ilkel karşılamamızın, sebebi olan tüm eylem ve uygulamalarının tek suçlusu budur.
daha açık şekilde örneklendirerek izah etmek gerekirse ülkemizi, yakın çevremizi belki de karşı komşumuzu, belki de kendimizi göstermemiz yeterli olacaktır.
sürekli medyada, sokakta dem vurulan, halkımız kitap okumuyor, sanata ilgisiz, yanı başında gerçekleşen hayati meselelere duyarsız, dünyada neler oluyor bakmıyor, kendine yeni ufuklar açıp gelişmiyor gibi ifadeleri dile getirirken en azından asgari ücretle çalışan bir proleterya sınıfından insanın yaşamına bakmamız da gerekir. bunların hepsi doğru tespitler olmasına rağmen asgari ücrette maaş alan bir aile babasının kendisine ve ailesine sanatsal kültürel ne gibi faydaları olabilir tartışılır.
böyle bir baba akşam eve ekmek götürme, kışın ısınma, çocuklarına giyecek alma, ev kirası ödeme, geleceklerden korkmaksızın güven içinde hayatını idame ettirme gibi onlarca zaruri ihtiyacını temin etme çabasında iken nasıl olur da okumak için bir kitapçıdan kitap alabilir ? belki alacağı kitap o günkü evinin nafakası olacaktır. ailesini nasıl tiyatroya ya da sinemaya götürebilir, kendi kafası rahat olmadığı için nasıl olurda dünyanın gidişatı hususunda yorumlar ve bakış açıları getirebilir ?
belli bir refah düzeyine erişmiş insan ister istemez çevresindeki ekonomik olarak yaşam standardı yüksek diğer insanlara da bakarak sinerji ve toplum psikoloji ile okumak için kitap alabilir, tiyatroya gidebilir, dünyaya ve insanlara karşı daha duyarlı ve barışçıl bir yaklaşım sergileyebilir, tatile çıkıp yeni yerler görüp ufkunu genişletebilir vs.
biraz sert bir ifade olabilir ama su götürmez olarak parası olmayanın sanata karşı duyarlılığı olması da mümkün değildir.
sanat insanın yücelmesinin ve sınırlarını genişletmesinin temel unsurudur.
goethe'nin bir kitabında söylediği gibi "estetiğin, muhayyilenin, ahengin, saygı ve sevginin olmadığı yerde sanat olmaz" sanatın olmadığı yerde insanın ne işi vardır?
geçmiş dünya medeniyetlerine bakılacak olursa, roma, sümer, maya, babil, yunan medeniyetlerin tamamının refah içerisinde olduğu hayat kaygısı taşımadığı sanata önem veren, bilgili, kültürlü, döneme göre teknoloji devi toplumlar olduğu gözlemlenebilir.
maslova göre insan 5 kademeli bir hiyerarşik yapıya sahiptir. birey en alttan başlayarak zirveye tırmanırken bir aşamayı geçmeden diğerine atlayamaz.
bu kademe ya da kategoriler hem bireyin bireysel gelişimini tamamlaması için (bkz: üstün insan) hem de toplumsal olarak bu kategorilerde yerini almış sınıfların seviyelerinde sosyal olarak hareket ederek yükselmesi için zaruri durumdadır.
maslow hiyerarşisini anlamak için illaki maslow'dan haberdar olmak ya da alim olmak da gerekmez.
insan psikolojisine göre en zaruriden başlayarak ihtiyaçlar karşılanmazsa insan olduğu yerde belli ihtiyaçlar çevresinde bağlı bulunduğu noktada sayar ve bu karşılanmamış ihtiyaç bir şekilde saplantı olarak ortaya çıkar.
birey ihtiyaçlarını giderebildikçe zaruriyetten, gereksinim dışı, lüks olarak değerlendirilebilecek aslında hayatta kalma ve başarıyı yakalamanın bir göstergesi olan zirveye doğru tırmanmaya başlar. diğer bir deyişle hayat standartını yükselir.
hepsini bir tarafa bırakarak somut bir gerçekten bahsedilmesi gerekirse insanın, kültürel, sanatsal, barışçıl, fiziki ve psikolojik olarak sağlıklı, saygın ve saygılı bir birey olmasının ve bu tarz bireylerden oluşan bir toplum olmasının tek şartı ekonomik açıdan refah olmaktan geçmektedir.
yani her yönüyle zirveye tırmanmanın ana unsuru ekonomik özgürlük, maddi imkanlardır.
üçüncü dünya ülkelerindeki insanları beğenmememizin, hor görmemizin, barbarca bulmamızın, insacıl bulmamamızın, vahşi olarak değerlendirmemizin, cahil olarak gördmemizin, ilkel karşılamamızın, sebebi olan tüm eylem ve uygulamalarının tek suçlusu budur.
daha açık şekilde örneklendirerek izah etmek gerekirse ülkemizi, yakın çevremizi belki de karşı komşumuzu, belki de kendimizi göstermemiz yeterli olacaktır.
sürekli medyada, sokakta dem vurulan, halkımız kitap okumuyor, sanata ilgisiz, yanı başında gerçekleşen hayati meselelere duyarsız, dünyada neler oluyor bakmıyor, kendine yeni ufuklar açıp gelişmiyor gibi ifadeleri dile getirirken en azından asgari ücretle çalışan bir proleterya sınıfından insanın yaşamına bakmamız da gerekir. bunların hepsi doğru tespitler olmasına rağmen asgari ücrette maaş alan bir aile babasının kendisine ve ailesine sanatsal kültürel ne gibi faydaları olabilir tartışılır.
böyle bir baba akşam eve ekmek götürme, kışın ısınma, çocuklarına giyecek alma, ev kirası ödeme, geleceklerden korkmaksızın güven içinde hayatını idame ettirme gibi onlarca zaruri ihtiyacını temin etme çabasında iken nasıl olur da okumak için bir kitapçıdan kitap alabilir ? belki alacağı kitap o günkü evinin nafakası olacaktır. ailesini nasıl tiyatroya ya da sinemaya götürebilir, kendi kafası rahat olmadığı için nasıl olurda dünyanın gidişatı hususunda yorumlar ve bakış açıları getirebilir ?
belli bir refah düzeyine erişmiş insan ister istemez çevresindeki ekonomik olarak yaşam standardı yüksek diğer insanlara da bakarak sinerji ve toplum psikoloji ile okumak için kitap alabilir, tiyatroya gidebilir, dünyaya ve insanlara karşı daha duyarlı ve barışçıl bir yaklaşım sergileyebilir, tatile çıkıp yeni yerler görüp ufkunu genişletebilir vs.
biraz sert bir ifade olabilir ama su götürmez olarak parası olmayanın sanata karşı duyarlılığı olması da mümkün değildir.
sanat insanın yücelmesinin ve sınırlarını genişletmesinin temel unsurudur.
goethe'nin bir kitabında söylediği gibi "estetiğin, muhayyilenin, ahengin, saygı ve sevginin olmadığı yerde sanat olmaz" sanatın olmadığı yerde insanın ne işi vardır?
geçmiş dünya medeniyetlerine bakılacak olursa, roma, sümer, maya, babil, yunan medeniyetlerin tamamının refah içerisinde olduğu hayat kaygısı taşımadığı sanata önem veren, bilgili, kültürlü, döneme göre teknoloji devi toplumlar olduğu gözlemlenebilir.
Gündemdeki Haberler
güncel Önemli Başlıklar