bugün

the platform

ön not: aç karnına izleyince açlığa dayanma seviyenizi sınirsızlaştırır.

benimkisi gibi hassas mideye sahip olanlar için rahatsız edici görüntülerdi fakat filmde sansürsüz ve iyileştirilmeden gösterilmesi elzem olan görsellikler barındırıyor.

filme gelince herkes kendi penceresinden bakmış, hiçbir özet, hiçbir açıklama veyahut spoiler okumadan izledim filmi (bu benim zevk aldığım bir alışkanlığım). izledikten sonra benim anladığımla diğerlerinin anladıklarını mukayese ederim, ettim.

herkes bambaşka çıkarımlar yapmış; bazı film ve kitapları içselleştirmek daha doğrusu özümseyebilmek için onlarla doğru zamanda karşılaşmak/temas etmek gerektiğine inanırım.

bir kitabı alırım ve bekletirim, onu anlayabileceğim yaşanmışlıkları biriktirdiğime inandığim vakit, açıp zevkle ve bilge hallerimle okumaya başlarım.

neyse işte bu film bana;
hiyerarşik zincirin, dinin/dinlerin, zorundalıkların, yaşama güdüsünün salt insanı nasıl ihtimal vermediği şekillere soktuğunu daha sonra da o şekillerle bütünleşerek günahsızlığını ilan ettiğini gösterdi. her katmanda yaşananlar, insanların hayatlarındaki kesitlerin dayatmalarına göre bireysel sonra da toplumsal cevabı şeklindeydi.
birey olarak kendine sadık kalabilmenin kolektif güç karşısında imkansızlaştığı, bununla birlikte yaşama güdüsünün her günahı/ayıbı/kendine sadakatsizliği nötralize ettiğini gördüm.

gerçekte de böyle mi oluyor peki?
evet.
olmalı mı?
zaruri.
olmalı mı?
olmasa daha iyi.
olmalı mı?
olmasın.
olmalı mı?
oluyor.
ol ma lı mı?
olmamalı amk olmamalı.
güncel Önemli Başlıklar