bugün

tanrı kaldıramayacağı taş yaratabilir mi

ateistler tarafından allah ın varlığının mümkün olmadığını göstermek amacıyla sorulan sorudur. köşeye sıkıştırma sorusu yâni. oysa az biraz felsefeye hâkim olsalar sorudaki mantık hatâsını çözebilirler.

''hayır yaratamaz'' cevâbı verilse ''her şeye kâdir olduğunu iddia ettiğiniz allah demek ki yok.'' derler.

''evet yaratır'' cevabı verilse ''öyle bir taşı yaratırsa kaldıramayacak ve her şeye kâdir olamayacaktır.'' derler.

felsefe literatüründe bu soru mutlak kudret paradoksu olarak geçer. bu paradoks din felsefecileri kadar, john mackie ve saul kripke gibi ateist felsefeciler tarafından da allah ın varlığı aleyhinde geçerli bir argüman olarak kabul edilmemektedir. zâten aklı başında olan her insan soruda bir bit yeniği olduğunu anlar yoksa basit bir soruyla allah ın varlığı çürütülebiliyorsa sayısız akademisyen neden makâle yazsın ki yıllardır?

allah ın isimlerinden birisi kâdir-i mutlak, yâni her şeye gücü yeten'dir. şimdi sorudaki allah kelimesini onun sıfatıyla değiştirip ne olduğuna bakalım.

''her şeye gücü yeten bir varlık, gücünün yetmeyeceği bir şey yaratabilir mi?''

'her şeye gücü yeten'in gücünün yetmeyeceği' ifadesi çelişkili ve hatâlıdır, bu yüzden hatâlı sorulara evet ya da hayır diye cevap verilemez. tıpkı 'evli bekâr' ya da 'dört kenarlı üçgen' gibi paradokslarda olan mantık hatâları gibi.

işte bu mantık hatâsı ve çelişki allah ın kâdir-i mutlak olmasına zarar vermez. zâten tüm din felsefecileri ve din âlimleri kâdir-i mutlak ismini ''mantıksal olarak mümkün olan her şeyi yapabilme gücü'' olarak tanımlar.

şöyle örneklendireyim size. meselâ kuran'a baktığımızda kâfirlerin allah için çocuk edindiği iddiasını görürüz. allah kuran'da bu iddia için cevap olarak ''hayır öyle bir şey yok'' denilmesi yerine ''de ki:o bundan münezzehtir.'' şeklinde bir karşılık verilmesini istiyor. biz burdan, allah için bâzı şeylerin mümkün olamayacağını anlayabiliriz. dolayısıyla kâdir-i mutlak ismini ''mantıksal olarak mümkün olan her şeye gücünün yetmesi'' şeklinde tanımlamak mantığa en uygun olanıdır.

skolastik felsefenin en büyük ismi olan ve ''inanmak için bilmek'' önermesini katolik kilisesine bile kabul ettiren aquinolu thomas az önce kullandığım tanımı günümüzden 800 yıl önce kaleme alarak literatüre sokmuştur zâten.

tüm bunlara rağmen bir ateist ''ben mantık içeren bu tanımı kabul etmiyor ve kâdir-i mutlak sıfatını mutlak şekilde her şeye gücü yeten olarak tanımlıyorum'' dese bile sorun olmaz. ünlü fransız filozof descartes tanrıyı ''mantık kurallarının üzerinde olan bir varlık'' olarak tanımlar. bu tanımdan yola çıkarak eğer allah mantık yasalarının üstünde bir varlıksa bu onun çelişmezlik yasasını çiğneyebileceği anlamına da ulaşırız değil mi? bu durumda allah hem kaldıramayacağı bir taş yaratabilir, hem de sonradan o yarattığı taşı kaldırabilir.

Hadi selâmetle.