bugün

sözlük yazarlarının söylemek istedikleri

ağrıyan dişlerimi, bacaklarımı, giydiğim her ayakkabının vurduğu bereli ayaklarımı, kırılan tırnaklarımı, dökülen saçlarımı, aniden düğümleniveren boğazımı hissetmemek için bir anda uyumak istiyorum.
gelen mesaj bildirimleri, sorumluluklar, kendime gülümseme zorluğu, ölmüş bir adamın şarkılarını dinlerken çökmek ve hassaslaşmış hislerin daha da acıtması...

birden.
"şalteri atmış." desinler arkamdan mesela. "kafasına yıldırım düşmüş, geri gelmeyecek."

ciğerlerim ciğer gibi değil; bir kaç noktadan delik bir plastik poşet sanki. nefes alamıyorum, boğulmaktan ödüm kopar. o poşeti derin derin derin nefes alarak patlatmak geçiyor aklımdan.
ya yaşamak için ya da, ne bileyim. her şeyin bir kılıfı olur değil mi?

"çok oksijen almış vücuduna."
"fazla dahil olmuş."
"hasar kaydı fena, herkese kalkan olmaya çalışmış."
"dinlememişler, zaten anlatamamış."
"kafasının üstünden kuş geçmiş."
"güçsüzmüş hiçbir şeyi değiştirememiş. evi bile pisti, toplayamamış."
"pembe şarap kemirmiş."
"ağlayarak kedi sevmiş. salak mı ne?"
"belediyeden çiçek almış 5 TL'ye. fazla ucuz gelmiş."
"aküsü bitmiş."
"hammış."
"vücuduna kazılı bir lavanta istemiş yaptıramamış."
"fakirmiş zaten iyi olmuş."
"izin vermemişler."
"denize girince balıkları izlemek istemiş. kaçmış balıklar. üzülmüş."
"denize girememiş."
"ağaç dikmemiş."
"rakıya düşmek istemiş, içecek adam bulamamış. haklı bence."
"yanmış."
"sönmüş."

geri gelmeyecek.