bugün

kısa film senaryoları

trafiğe kapalı, tarihi ,geniş ,sağlı sollu mağazaları olan , eski kaba taş kaldırım döşemeli bir cadde. caddenin tam ortasında sık aralıklı sokak lambaları. vede yasemin çiçeği sarmaşıklarının sarıldığı turunç ağaçları. cadde de müzik sesleri ve herkesin elinde bir alış veriş çantası . önüne bakıp inip inip kalkan kellerden yere bakan bir baş kendini belli ediyor . ama elinde çanta yok.

beyaz ama artık grileşmiş bir gömleğe sıkıca bağlanmış bir kıravat . topuklara kadar uzayan bir palto. biri parlayan diğeri yırtık iki farklı ayakkabı ile ıslık çalarak ilerleyen biri. bir mağazanın önünde duruyor. pahalı takım elbiselere bakıyor sonra elini cebine sokuyor. kırışmış sigara paketinden bir izmarit çıkarıyor ve yakıyor. kirli sakallı yakaşıklı bir adam olduğu sokak lamsının altına oturduğunda kendini tam belli ediyor . derken bir adam önünde cüzdanını düşürüyor ve ilerliyor. cüzdana bir müddet baktıktan sonra cüzdan açıp içine bakıyor. cüzdan da hatırı sayılır bir servet yatıyor. bir takım elbiseye bakıyor sonra hanidir düşündüğü seyyar arabayla nerde iş yapabilirim şimdi acaba gibisinden çenesini kaşıyor. sonra arkasını dönüyor ki ok gibi adamın peşine fırlıyor ve adamı yakalıyor . cüzdanı sahibine veriyor. cüzdan sahibi teşekkür eder gibi baş sallıyor. başka bir şey yok. kafasını kaldırıp yanındaki kıza bakıyor eski sevgilisi. eski sevgili acıyarak ne kadar kötü koktuğuna üzülüyor.yanından uzaklaşırken kış günü bir insan bu kadar kötü nasıl kokar diyorlar birbirlerine .

bir eski sevgilisine bakıyor birde eski sevgilisinin patronuna. sonra eski sevgilisi ile beraber işe başladıkları ilk gün geliyor aklına ve eski patronunun bir gün cüzdanını bulup ona geri verdiğine gülüyor sadece.sonra bir şey daha hatırlıyor eski patronunun eski sevgilisi yüzünden işten kovulduğunu. eski sevgilisine böbreğinin birini verdiği için bir daha iş bulamayışını hatırlayınca yüzündeki gülümseme dahada artıyor. ortak olacağız diye tüm mal varlığını hiç çekinmeden verdiği eski patronunun yanındaki eski sevgilisinin hayatımda eksikliğini hissediyormuyum acaba diye düşünüyor sonra.

sonra vitrindeki takım elbieli üşümeyen mankene bakıyor . bir izmarit daha çıkarıyor cebinden . siğara içerek ıslık çalıyor yürüken. başını yere eğmiş seken ayağı ile toplallayıp caddenin sonuna ilerliyor. istanbuda bıraktığı tüm anıları nasıl olurda kendi memleketi mersinde beni yakalar derken hatırlıyor
, eski patronunun amcası eski sevgilisinin ise teyzesinin kızı olduğunu. eski sevgilisi ile eski patronunu ıssız bir yerde arabada sevişirken yakalayacam diye kendisine çarpması sonucu sakat kalan ayağını eğri bitmiş koluyla sıvazlıyor .cebinden bir resim çıkarıyor .kendisi 9 yaşında . yanında babası, annesi, eski sevgilisi, teyzesi ,teyzesinin eşi ve askerden yeni gelmiş eski sevgilisinin yeni sevgilisi amcası.
sonra cebine resmi koyup resmi yerine koyduğunu kontrol edip kendisi gibi aç kalmış kendisi gibi kokan yaşlı sakallı uzun saçlı ama tepeden kel olmuş bir adamın yanıana yaklaşıyor . yaşlı adam bayatlıkyan rengarenk olmuş küflü ekmeğin yarısını ona teklif ediyor .o bir adama bakıyor bir ekmeğe ve diyorki :
- az önce iki kişi ile karşılaştım.öyle kötü kokuyorlardı ki miğdem bulandı.iştahım kaçtı.
yaşlı adam şaşırıyor ve :
- eğer başkası senin gibi kokan birine bu kadar kötü kokuyorsa bir insan kış günü bu kadar kötü nasıl kokar diyor.

adam bir izmarit daha yakıyor ve hafif sırıtıp turunç ağacından daha güzel kokmasına rağmen turunç ağacına sarılan yasemin çiçeğine bakıyor ve :

-yaşama arzusu diyor ölümü bildiğin halde yaşama arzusu.


-----------------------son-----------------------------------

gemileriyakanadam