bugün

öğretmenlerin devamlı ağlaması

Olay ağlamak değil fakat şöyle de bir gerçek var. Devlet her atanan öğretmeni atayacağı garantisini vermiyor. Diğer sektörler için de durum aynı. Bu kadar "sırtını devlete dayamak" için çırpınmayı yakıştıramıyorum. Öğretmen olarak kabul görmek için kpss kadar yüzeysel bir sınav ve öylesine yapılan mülakat zaten başarı ölçemez. Bu puanı alan öğretmen hak ediyordur almayan kesin hak etmiyordur da diyemiyorum. Bunun yerine ciddi psikoloji ve pedagoji testlerinden geçilmeli hem de devlette özelde çalışma durumu fark etmeden. Gel gör ki elimizde olan belli. Bu noktada da yeterli bir puan bile alamayan öğretmen daha çok atama olsun da taban puan düşsün diye ağlamamalı. Seviyeyi alta çeken değil tam tersi daha ince eleyen sık dokuyan ölçme sistemleri için hak aramalı ki kendi farkını koyabilsin. Yok kendine güveni yoksa zaten yapmasın bir zahmet.

Öğretmene verilen değer sadece parayla ölçülmez. Dört yıl okuyan ya da parasını verip pedagojik formasyon alan herkesin öğretmen olamayacağı gerçeği türlü uygulamalar ile insanlara kabul ettirilmeli. Gerekiyorsa kontenjan daha da azaltılmalı. Yüksek puan almak tarih coğrafya sorusuyla değil türlü yazılı sözlü mülakatlar ile ölçülmeli. Bugün hosteslik için başvursan psikologdan onay alman gerekiyor ama belki de koca bir nesilde travma yaratacak rezil bir tutumu olan hoca rahatlıkla atanabiliyor. Bu meslek kutsallıkla değil profosyonellik ve mesleki etik ile bağdaştırılıp atama işi daha ince eleyip sık dokunarak yapılmalı. Kendine güvenen hiçbir hoca da bundan gocunmamalı.