bugün
- ölmeye karar vermek19
- mehmet şimşek'in türk milletine yerel halk demesi17
- icardi1905 silik olsun kampanyası14
- erdal beşikçioğlu'nun öğle yemeği21
- motorcu fırlama hafif demir demirkan tarzı yazar15
- anın görüntüsü17
- 18 nisan 2024 fenerbahçe olympiakos maçı63
- sexting haram mıdır23
- assembly kodu14
- kuva'i milliye ne ise hamas da o dur21
- junkman12
- fenerbahçe14
- arda güler16
- yazarların en rum özelliği21
- erdoğan'dan sonraki başkan20
- ismail kartal19
- sadece sennn13
- türkiyede bütün yiyecek fiyatları aşırı fahiştir17
- eybırın manyağı kıskanması14
- erkeklerin bir kere küsünce geri barışmaması18
- flörtlerinizin ortak özellikleri21
- görümceniz sizi engellese ne yaparsınız13
- bacaklarımdan tahrik olan kız olduğunu sanmıyorum14
- yazarlardan parfüm önerileri14
- ebbırı top gibi sektirme yarışması19
- sokakta kadın döven araplar12
- sözlükteki fosiller20
- artık kızlara bakmıyoruz kampanyası25
- fatih ürek ile elti gelin görümce13
- mühendislerin memur olmayı düşünmemesi24
- başıboş köpek sorunu30
- yeşil gözlü erkek22
- türkiyenin artık sefalet listelerinde yer bulması25
- bik bik pilavı13
- hoşlanılan kıza mesaj atma bahaneleri12
- camilerin ahır yapılması24
- yeşil gözlü 180 üzeri kel olmayan erkek17
Zülfü Livaneli kitabıdır. Bir delilik ve cinayet romanı olarak sınıflandırabilir mi emin olamadığımdır aynı zamanda.
Klasik Livaneli ögeleri ve tarzının yanında kitaba ilişkin sadece aşkın olası yaptırım gücünün sınırlarını tartışmak en azından cinsiyet çalışmalarına ve queer teoriye haksızlık olabilir. Erkek bir/iki anlatıcının dilinden kutsallaştırılan, hiçbir zaman ulaşılamayan, karikatürize edilmiş bir şekilde "güzel" kılınan, klasik histeri krizleri ve delilikle akli melekelerine bel bağlanmayan kadın tarifi bir tek beni mi rahatsız etti bilmiyorum. Uğruna ölünen aşk, delilik hali, kişilik bölünmeleri kitabın temasını oluştururken aşık olunan kadının dayanılmaz pasifliği bir noktadan sonra "eh ama artık" dedirttirdi şahsen. Bu aşk hikayesini dinleyen Gazeteci kız bile yeni yetme, akıl oyunlarına kanmaya hazır "naiflikte", masum ve aşık olunmaya müsait bir genç kızdan daha fazlası asla değil. Saplantılı bir alt dudak ve göğüs dikizlemesi kadarlık bir kız, tecrübesiz, yaşı büyük olan mühendis tarafından hamur gibi şekillenmeye oldukça müsait. Diğer adı geçen ve aşkı delilikle taçlandırmada büyük bir role sahip olan Rus çevirmen kadınsa aşık olduğu kadını anlatırken bir erkeğin hoş görebileceği kadarlık bir sevgiden bahsediyor. Kendisi asla lezbiyen olamaz, aşık olduğu o kadınla cinsel teması düşünemez, yalnızca anne şefkatiyle korumak isteyebilir ve ne hikmetse bunu erkekler de anlayamaz. Yine bir yüceltme, karikatürize edip ulaşılmaz kılma, gerçeklikten koparıp soyutlama hali. Okuması bu bakış açısıyla hayalkırıklığı yarattı desem yanlış olmaz. Fazla basmakalıp, yazarının Livaneli olmasıysa şaşırtıcı.
Kitaptan uyarlanan filmlerin kitabın kendisinden daha başarılı olduğu çok nadir zamanlar olur. Çünkü filmin kitaptaki yoğun duyguyu aynı şekilde veremeyeceği bir anlamda bellidir zaten. Fakat bu kitabın filmi, hatta bir bölümlük kanıt, galip derviş tarzı dizilerde bile çekilmesi yeterince tatmin edici olabilir görüşündeyim. Olay örgüsü kesinlikle bundan daha fazlası değil maalesef ki.
Sonuç olarak Kısıtlı bir boş vakitte çabucak tüketmelik, Livaneli naifliği ve her kesime hitap edebilecek bir üslupla akıp gitmeye müsait bir roman olmuş kardeşimin hikayesi. Yormadığı ve okuyandan çok fazla çaba talep etmediğinden ötürü yoğun bir dönemden geçenler için ideal olabilir.
Klasik Livaneli ögeleri ve tarzının yanında kitaba ilişkin sadece aşkın olası yaptırım gücünün sınırlarını tartışmak en azından cinsiyet çalışmalarına ve queer teoriye haksızlık olabilir. Erkek bir/iki anlatıcının dilinden kutsallaştırılan, hiçbir zaman ulaşılamayan, karikatürize edilmiş bir şekilde "güzel" kılınan, klasik histeri krizleri ve delilikle akli melekelerine bel bağlanmayan kadın tarifi bir tek beni mi rahatsız etti bilmiyorum. Uğruna ölünen aşk, delilik hali, kişilik bölünmeleri kitabın temasını oluştururken aşık olunan kadının dayanılmaz pasifliği bir noktadan sonra "eh ama artık" dedirttirdi şahsen. Bu aşk hikayesini dinleyen Gazeteci kız bile yeni yetme, akıl oyunlarına kanmaya hazır "naiflikte", masum ve aşık olunmaya müsait bir genç kızdan daha fazlası asla değil. Saplantılı bir alt dudak ve göğüs dikizlemesi kadarlık bir kız, tecrübesiz, yaşı büyük olan mühendis tarafından hamur gibi şekillenmeye oldukça müsait. Diğer adı geçen ve aşkı delilikle taçlandırmada büyük bir role sahip olan Rus çevirmen kadınsa aşık olduğu kadını anlatırken bir erkeğin hoş görebileceği kadarlık bir sevgiden bahsediyor. Kendisi asla lezbiyen olamaz, aşık olduğu o kadınla cinsel teması düşünemez, yalnızca anne şefkatiyle korumak isteyebilir ve ne hikmetse bunu erkekler de anlayamaz. Yine bir yüceltme, karikatürize edip ulaşılmaz kılma, gerçeklikten koparıp soyutlama hali. Okuması bu bakış açısıyla hayalkırıklığı yarattı desem yanlış olmaz. Fazla basmakalıp, yazarının Livaneli olmasıysa şaşırtıcı.
Kitaptan uyarlanan filmlerin kitabın kendisinden daha başarılı olduğu çok nadir zamanlar olur. Çünkü filmin kitaptaki yoğun duyguyu aynı şekilde veremeyeceği bir anlamda bellidir zaten. Fakat bu kitabın filmi, hatta bir bölümlük kanıt, galip derviş tarzı dizilerde bile çekilmesi yeterince tatmin edici olabilir görüşündeyim. Olay örgüsü kesinlikle bundan daha fazlası değil maalesef ki.
Sonuç olarak Kısıtlı bir boş vakitte çabucak tüketmelik, Livaneli naifliği ve her kesime hitap edebilecek bir üslupla akıp gitmeye müsait bir roman olmuş kardeşimin hikayesi. Yormadığı ve okuyandan çok fazla çaba talep etmediğinden ötürü yoğun bir dönemden geçenler için ideal olabilir.
güncel Önemli Başlıklar