bugün

yapılmış en aptalca dalgınlık

gün geçmiyor ki aptalca bir dalgınlık yapmayayım. işin kötü tarafı dalgınlık yaptığım zaman hep arka arkaya geliyor, önüne geçemiyorum. bugün yine zincirleme dalgınlıkların kurbanı oldum. sırayla anlatmaya başlıyorum. her şey bu akşam saat 19:00'da başladı. iş yerinde 4 kişi kaldık. mesai saatimiz bitti ve iş yerini kapatıp eve gidecektik. herkes arabaya bindi, ben de kapıları kilitleyip arabaya binecektim. neyse, arabaya bindim ve eve doğru yol almaya başladık. eve bir hayli yaklaştığımızda içime bir şüphe düştü. kapıyı kilitlemiş miydim lan? anahtarı elime aldığımı hatırlıyordum ama ne kapıyı kilitlediğimi ne de kepenkleri çektiğimi hatırlıyordum. resmen aradaki kısım hafızamdan silinmişti. başıma silah dayasalar net bir cevap veremezdim. eve vardık, yemek yedik ama benim içimde acayip bir endişe var. daha önce de buna benzer bir şeyi yapmıştım, yine yapabilirdim. burada araya bir dipnot ekleyip devam edelim. geçen yaz cebimde yaklaşık 50.000 tl'lik çek vardı. eve geldiğimde çeklerin cebimde olmadığını fark ettim. laptop çantasını ve olabilecek her yeri aradım, bulamadım. yine bir hışımla evden çıkıp iş yerine gittim. orada da uzun bir arama gerçekleştirdim. tam umudum bitmişken çekleri bardak altlığının altında buldum.

neyse, konumuza dönelim. zaten akşam spor salonuna gitmeyi planlıyordum. evden çıkmışken iş yerine gider kapıları kontrol ederim diye düşündüm. spor çantamı hazırlayıp daireden çıktım. alt kattan kulaklığımı alacaktım. alt katın önüne geldim, baktım anahtarı unutmuşum. üst kata çıkıp anahtarı aldım. tekrar alt kata inip kulaklığı alıp çantaya attım. evden çıkıp garajın önüne geldim. bir baktım ki bu sefer de arabanın anahtarlarını unutmuşum. haydaa tekrar yukarı çıkıp arabanın anahtarlarını aldım. arabayı garajdan çıkardım, iş yerine doğru gitmeye başladım. son yarım saatte yaşadıklarımdan dolayı içimde acayip bir şüphe vardı. kesin yine bir şeyleri unutmuştum. evet, karşıdan gelen arabalar bana selektör yapıyordu. farları yakmayı unutmuştum. yolda kafama vurmaya başladım artık. bu kadarı da fazlaydı çünkü. dalgınlığın da bir sınırı olmalıydı. abartmıştım artık. neyse, nasıl olduysa sağ salim iş yerine vardım. kepenkler çekilmemişti, kapı kapalıydı. arabadan inip kontrol ettim, kapı kilitli değildi. içeride birinin olabileceği ihtimalini düşünerek temkinli bir şekilde içeri girdim, her yeri kontrol ettim. görünürde herhangi bir terslik yoktu. iyice her yeri kontrol ettim ve çıkarken kapıyı kilitledim, kepenkleri çektim. arabaya binip spor salonuna doğru yola koyuldum. dalgınlıklar zincirinin son halkasını da gerçekleştirdim ve otobana çıktım. normalde hız yapmayı sevmeyen birisiyim. hayatında 140 km/h'nin üzerine çıkmamış biri olarak 180 km/h'yi gördüm. nasıl böyle bir şeyin olduğunu hiç bilmiyorum. o kadar dalmışım ki yaptığım hızın farkına varamamışım. resmen kendimden geçmişim. tabii ne kadar hızlı gittiğimi fark edince frene basıp orta şeride geçtim. ama yaklaşık 45 dakikada çok acayip bir akıl tutulması yaşadım. neyse ki herhangi bir zarar gelmedi ama cidden çok acayip bir 45 dakika yaşadım.