bugün

atatürk havalimanı

güvenliği ile insanı bezdirmekte üzerine yok bu mekanın.

daha girer girmez üzeriniz, üzerinizde unuttuğunuz her şeyi keşfeden bir xray'den geçirilerek aranır. bu xrayler silah tabanca vs. değil, kolonyalı mendil, p, vs. gibi her şeye ötmek üzere tasarlanmış oldugundan, her seyinizi çıkarttığınızdan emin olmalısınız.

ardından biletinizi alır, ana bagajınızı verdikten sonra el bagajınızla ikinci kontrol noktasından geçersiniz, burasının soyunduruculuğu "daha hafif olur" diye ümit ederken, görevlinin "burası daha beter" ikazıyla tekrar sıkılmaya başlıyorsunuz.

bu sefer ayakkabınız dahi çıkartılıp xrayden geçiriliyor.

anlamadığım şeyler var tabi ki. bu cihazlar neden bu kadar yetersiz, anlamıyorum. dilerlerse dort tarafı çevrili xray kabininden geçeyim ama bu kadar soyunma dökünme yaşamayayım istiyorum.

hadi kemerleri vs. çıkartmayı da anlıyorum da, ayakkabı çıkartmak ne oluyor? galoşlarla hastanecilik oynamanın hangi avrupa ülkesinde ya da amerika'da yeri var? gitmedim, bilmem ama filmlerde görmüyoruz bunları en azından. hayatımız da film olduğundan...

bir de thy'nin ahlaksızca bulduğum bir tavrı var; bagajlı yolcular için girişlerin yapıldığı ikinci kısmında sıraya girmek için labirent düzenlenmiş. yani resmen dalga geçiliyor, "siz daha adam gibi sıraya dahi giremezsiniz" deniyor. düzeltilmesi lazım en kısa zamanda.