bugün

halepçe katliamı

yıl 1988, soğuk bir bahar günü.

onlarca çocuk yüzyıllardır kanla sulanan topraklarda birazdan başlarına geleceklerden habersiz eksik kaldıkları dünyaya ait hayaller kuruyorlar.

oyuncakları boş kovanlar, çamurdan çanaklar.

ve hemen yanıbaşlarında yeni, sıfır model gıcır gıcır kimyasal ve biyolojik silahlarını kullanacak bir adam, sonradan o silahların değil ama urganın en kalını boynuna geçecek olan bir can.

ve yağıyor gökten insan hakları, gökten ilk defa bilinmeyen gazlar yağıyor. kin oluyorlar düştükleri yerde, nefret açıyor yine bu topraklarda.

israfil bakıyor; "emret üfliyim sur'a" diyor.
"bu kıyamet" diyor dünya, kulak kesiliyor kalpler.

5000 kişi boğuluyor, yanıyor minicik bedenler. cehennem ayaklarının altında seriliyor oyun çocuklarının. ağlıyorlar.

"bir yetimin saçını okşarken canını yakma ya habibim yoksa seni de azabım bekler" diyen rab insanlara bakıyor. bakıyor yarattığı bebeklerine.

ve bir kez daha; "bebeğinin; mutluluğu elinin tersiyle itmesindeki başarıya ağlayarak.