bugün

kedi

dün dışarıda bir işim vardı. evin önüne geldim. sıcaktan canım çıkmıştı, eve atmaya bakıyordum kendimi bir an önce. sonra apartman kapısının önünde bir kedi gördüm. gelip geçen insanlara yalvarır gibi bir hali vardı. öyle bir miyavlamak ki içim parçalandı. resmen ağlıyordu hayvan. gittim yanına. "neyin var?" dedim. anladı kerata. baktı suratıma önce. sonra başladı yürümeye. bir yandan da arkasına bakıyor. gel der gibi. düştüm peşine. çok gitmedik zaten. biraz sonra korunaklı bir yerde yuvasını gördüm. yavruları var. geçenlerde oynuyorlardı kapıda görmüştüm zaten. bir tanesi yatıyor ama. hastalanmış küçücük şey. el kadar ama canı var, acı çekiyor. o çektikçe annesi ağlıyor. yavrusu için resmen yas tutuyordu, yardım istiyordu. hayvanı hakaret sözcüğü olarak kullanırız bir de. çocuğunu oraya buraya bırakan anneler geldi aklıma, ya da hiç annelik etmeyenler. acı bir şey bir kedi kadar olamamak. sonra aldım yavruyu veterinere götürdüm. dün iyiydi küçüğüm. bugün bakmaya gideceğim. veteriner de insaniyetli çıktı. ayağa kalkana kadar kalsın burada dedi. beş kuruş para da almadı. dünya üzerinde bir yerlerde hala sevgi, vicdan ve iyi niyet varmış. bazen küçücük o kediden insanlık öğrenebilirmiş insanoğlu.