bugün

dolmabahçe sarayı

sanırım içinde başbakanlığa ait bir ofis ya da barınma yeri bulunan ve hemen hemen her hafta sonu biz beşiktaşlıların * sahilde çay içme zevkinin bile içine edebilen yerdir. aslında yer etmiyor aksine biz onun duvarına yaslanmaktan mutluluk duyuyoruz lakin kraldan çok kralcı olan biz türk milleti ve o bizim saygı değer polis kurumumuz insanı çileden çıkarmakta istanbulda yegane mutluluk kaynağı olan şeyleri almakla kalmayıp insanın cinlerinin tepelerine kadar çıkmasına sebebiyet veriyor.

bilen bilir, barbaros hayreddin paşa iskelesinin yanında iki adet çaycı bulunmakta ve çoğunluğu üniversite öğrencisi olan birçok kişi buralarda zaman geçirmektedir. bunların yaslandığı duvar dolmabahçe sarayının bahçe duvarıdır.

o malum ziyaret günlerinde biz o duvarlara yaslanamıyoruz. niye mi? çünkü sivil polis, özel koruma, polis, yunus erkanı çaycının yarısını kaplamış durumda. diyeceksiniz ne var onların da çay içme hakkı, duvara yaslanma hakkı yok mu diye.. ona bişey dediğimiz yok zaten fakat telsizlere düşen ufak bir hareketlenmede özel tim heraktı gibi herkesin hareketlenmesine, oradan o anda kalkmak isteyen halka "şimdi çıkamazsınız" muamelesinin yapılmasına, her seferinde yüreğimizin ağzımıza ağzımıza gelip tekrar geri inmesinden yorulduk artık.

yine bilen bilri efendim o duvar böyle boylu boyunca akaretler durağına kadar gider. duvarın karşı tarafında da eski bir bina vardır. mossat'a ait olduğu söylenir durur ne kadar doğrudur bilinmez. o binanın alt kısmında da bilimum uzun rotalı iett otobüs durakları olur. yani orası yayaların yürümesi için o kadar da mümkün bir yer değil. şimdi bu arada kalan yol zaten deniz müzesinin oradan kapalı. yani giriş yasak. oradan dönmesi gereken, 28, 28t, 30m gibi araçlar barbaros bulvarını tırmanmak durumunda zaten çekilmeyen istanbul trafiğini hele hele o barbaros bulvarı trafiğini hepten çekilmez hale getiriyorlar.

yine efendim o malum akaretlere çıkan yolda ise sıra sıra polisler o bahsettiğim duvarın tam karşı istikametinde yer alan duraklara daha yakın bir şekilde dizilirler taaa akaretler durağından iskeleye kadar. o malum çaycıya gidebilmek için bile bir kavis çizmeniz gerekmektedir. aradan girmeye çalışıp ben buradan gideceğim dediğiniz anda ya sözlü tacize ya da görsel tacize uğramanız işten bile değildir polisler için. hele hele elinizde poşet yüzünüzde sakal barındırıyorsanız. ne kadar alternatif giyinirseniz giyinin o sakal herşeyi bozuyor. coplanmanız an meselesidir, istim üstünde gidersiniz adeta.

öyleki bu polisler sevgiliyle el ele gezmeye de sıcak bakmazlar. ya da uğurlarken sarılıp öpmeye de. nedenini hala çözebilmiş değilim ama olsun.

evet sevgili arkadaşlar. bir gariptir dolmabahçe sarayı. duvarı bile rahatı kaçırmaya yetmekre zaman zaman. ha bunu yapan dolmabahçe sarayı mı? kendimizi o noktada dönüp bir sormak lazım..