bugün

ben bu yazıyı sana yazdım

her şeyin bir bağlantısı var mıdır şu hayatta. şu anda bu yazıya ayırdığım vakit başka herhangi bir geleceğimi hazırlıyor bana. yoksa çok düşünmenin bir halüsinasyonu mu bu. çok düşünmekle çok istemek arasında ki bağlantı kadar bir mutluluk istesem, çok mu kafa karıştırmış olurum. ya da sigarayı azaltarak bırakma taktiğini hayatta kullansam işe yarar mı sence ? buda sigarada olduğu gibi birden mi bırakılıyor yoksa ? illa bir arabanın çarpması mı lazım ya şu hayattan kurtulmak için. yanlışlıkla 4. kattan ayağım kaysa kandıramayız mı tanrıyı. yok yanlış anlama amacım intihar etmek değil, merakımdan soruyorum. neticede herkes bir. benden başka olduğunu sanmıyorum. en azından parmak izim değişiktir abi. türümüzün son örneğiyiz hepimiz. dünyaya bir tane daha senden ya da benden geleceğini sanmıyorum. ama bunun kıymetini bilmiyorlar. sadece etrafındakiler değil, bu saygınlığı daha kendine bile sağlayamıyorsun. en büyük yanılgıda buradan doğuyor. insan kendisine saygı duymadıktan sonra başkalarının saygı duymasını nasıl isteyebilir ? büyük bir paradoks bu bence. gerçi saygıyla kibirlilik arasındaki sınır delilikle dehalık arasındaki sınıra eş değer nitelikte. birde kendinle bile dalga geçenler vardır ki bu kategorinin içinde yer alıyorum. bizim öncümüz nasrettin hoca. hayatın anlamını bulmaya çalışan herkes öldü dimi. bence hepsinin ortak noktaları, hayatın anlamını bulmaya çalışırken hayatın gerçeklerinden uzaklaşmalarıydı. ölüceksin ulan neticede eşşoleşek niye felsefeyle insanların kafasını karıştırıyorsun. felsefe yapmak güzel ama fazla derine inmeyeceksin abi. fazla karmaşık cümlede kurmayacaksın. bak nasrettin hocaya ayağımı sıcak tutarım başımı serin, bakarım işime düşünmem derin demiş. ve adam şen şakrak vefat etti. ee şimdi hayatın anlamını bulmaya çalışan adam mı daha mutluydu yoksa bizim nasrettin hoca mı ? amaç mutlu olmak değimli abi ? hayatın anlamını bulan nasrettin hocadır. kimse inkar edemez