bugün

pıtırcık

Ne Güzel Eğlendik
Bugün öğleden sonra okula giderken yolda Lüplüp'e rastladım. "Hadi okulu asalım" dedi.Ben bunun iyi birşey olmadığını öğretmenin kızacağını söyledim. Babam başarı kazanmak ve pilot olabilmek için çok çalışmam gerektiğini söylemişti. Sonra annem de çok üzülecekti. Ondan sonracığıma yalan söylemek de hoş birşey değildi. Ama Lüplüp,"Bugün öğleden sonra aritmetik var" deyince ben de "peki" dedim, okulu astık. Ters yöne doğru koşmaya koyulduk. Lüplüp soluk soluğaydı. Lüplüp durmadan, bütün gün birşeyler tıkınır, tabii bu yüzden de koşamaz. Üstelik ben kırk metrede çok başarılıyımdır, okulun bahçesinin uzunluğu o kadardır da ondan."Hadi Lüplüp koş!" dedim. Lüplüp,"Bittim" diye yanıtladı, oflar puflar çekti sonra da zınk diye durdu. Burada durmasak daha iyi olur"dedim. Annelerimiz görebilirdi. Akşamki tatlı yatardı, okulda denetmenler bizi bir parça kuru ekmek, birazcık da suyla karanlık odaya kpatırlardı. Lüplüp, bunları duyunca öyle yüreklendi öyle hızlı koşmaya başladı ki bir türlü yetişemiyordum ona.
Taa uzaklarda, Şenbakkal'ı oldukça geçtikten sonra durduk. Şenbakkal'da oldukça güzel bir vişne reçeli vardır, annem ondan alır, içinde hiç çekirdek yoktur. Çilek reçelinden daha çok severim onu."Burada rahat ederiz" dedi Lüplüp. Cebinden bisküviler çıkardı, onları yemeye koyuldu. Yemekten hemen sonra koşmak midesini kazımıştı Lüplüp'ün."Ne iyi ettik be Lüplüp" dedim."iyi ki aritmetik dersinden sıyırdık."
"iyi oldu" dedi Lüplüp ve güldü. Gülmemiz bitince Lüplüp'e ne yapmayı düşündüğünü sordum. "Bilmem" dedi. "Sinemya gidebiliriz." Bu da çok parlak bir buluştu, ama paramız yoktu. Ceplerimizde sicimler, misketler, iki lastik ve kırıntılar bulduk. "Boşver" dedim. "Zararı yok.Sinemaya gitmesek bile arkadaşlar bizi çok kıskanacak." "Evet" dedi Lüplüp. "Hem zaten 'Şerifin Öcü' filmini görmeyi de canım pek istemiyor." "Tabii" dedim. "Eninde sonunda bir kovboy filmi,n'olacak" Bunun üzerine sinemanın önünden geçip resimlere baktık. Bir de çizgi film varmış. "parka gitsek" dedim. "Kağıttan bir top yapar onunla oynarız. Antreman olur" Lüplüp bunun hoş bir buluş olduğunu ama parkta bir bekçi bulundurduklarını, bizi görünce neden okula gitmediğimizi soracağını, sonra da bizi karanlık odaya kapatacağını, bize bir parça kuru ekmek, birazcık sudan başka hiçbirşey vermeyeceğini söyledi. Yalnızca bunu düşünmek bile Lüplüp'ü acıktırmaya yetmişti. Çantasından peynirli bir sandviç çıkardı. Yürüye yürüye gittik. Lülüp sandviçini bitirince, "Kimbilir arkadaşlar ne çok sıkılıyorlardır okulda" dedi."Doğru" diye yanıtladım."Hem nasıl olsa artık çok geç.Gitsek de cezalandırılırız." Vitrinleri seyretmeye koyulduk. Lüplüp lüks bakkalın vitrininde gördüğümüz herşeyi açıkladı bana. Bayanlara koku filan satan mağazanın vitrininde de birsürü ayna vardı, bir süre orada yüzümüzü buruşturduk, sonra içeridekilerin bize şaşkın şaşkın baktığını görünce çektik gittik. Saatçi mağazasının önünde saate baktık, daha çok erkendi. "Ne güzel daha bol bol eğlenebiliriz" dedim.
Yürümekten yorulmuştuk. Lüplüp, kimsenin olmadığı boş arsaya gidip yere çökmemizi önerdi. Boş arsa çok hoş bir yerdir. Konserve kutularını taşlayarak eğlenmeye koyulduk. Sonra taşlarla oynamaktan sıkıldık, Lüplüp salamlı sandviçini yemeye koyuldu. Çantasındaki son sandviçti bu. “Şimdi okulda işlemlerle boğuşuyorlardır" dedi. "Hayır" dedim. "Zil çaldı bile şimdi bahçeye çıkıyorlardır." "Hıh!" dedi Lüplüp. "Bahçede de bir şey olsa sanki" "Hıh" diye yanıtladım ve ağlamaya koyuldum. Tabii ya, hiç de eğlenceli değildi böyle bir şey yapmadan durmak, gizlenmek zorunda kalmak. işlemlere karşın okula gitmeyi istemekte haklıydım. Lüplüpe rastlamasaydım şimdi bahçede misket ya da hırsız-polisçilik oynayacaktım. Miskette de üstüme yoktur. "Niye ağlıyorsun?" diye sordu Lüplüp. "senin yüzünden hırsızpolisçilik oynayamıyorum" dedim. Bu söz Lüplüpün hiç hoşuna gitmedi. "Kim sana peşime takılmanı söyledi" dedi. "Hem sen kabul etmeseydin ben de okula gidecektim. Aslında hep senin yüzünden oldu bütün bunlar" "Öyle mi?" diye sordum, babamın Bay Sivrikulaka sorduğu gibi. Bay Sivrikulak, babamla şakalaşmaktan çok hoşlanan komşumuzdur. "Öyle" diye yanıtladı Lüplüp, tıpkı Bay Sivrikulakın babamı yanıtladığı gibi. Dövüşmeye başladık, tıpkı babamla Bay Sivrikulak gibi.
Dövüşmemiz bitince yağmur başladı. Koşmaya başladık. Arsada korunabileceğimiz hiçbir yer yoktu. Annem kaç kez, yağmurun altında ıslanmamdan hoşlanmadığını söylemişti. Ben annemin sözünden hemen hemen hiç çıkmam. Gittik, saatçinin vitrinine sokulduk. Şakı şakır yağmur yağıyordu. Bizden başka kimse yoktu sokaklarda. Hiç de eğlenceli değildi. Oracıkta eve gitme saatinin gelmesini bekledik.
Eve vardığımda, annem solgun olduğumu, istersem yarın evde kalabileceğimi söyledi, ama ben yanaşmadım. Annem de çok şaşırdı.
Yarın Lüplüple arkadaşlara ne güzel eğlendiğimizi anlatacağız, kimbilir ne kadar kıskanacaklar bizi!