bugün

boyundan öpülmek

hani dünyanın bir dönüş hızı vardır, hani bulutlar filan hareket eder gök yüzünde...

hani insan bilindik bir aheng içerisinde nefes alıp nefes verir, kalbi atar, kanı dolaşır damarlarında, hücreleri ölür anında yeni hücreler doğar...

hani deniz dalgalıdır zaman zaman, rüzgar filan eser, yapraklar hışırdar...çocuklar ağlar, kuşlar kanat çırpar... kısacası cümle mahlukat bir hareket halinde, bir devinim halinde, süreklilik içindedir...

işte sevgilinin kor sıcak dudakları şah damarının geçtiği boyna değdiği anda;

bütün bu hareket ani bir şekilde durur.. her şey durur..

dünya durur, bulutlar da... gökyüzü, dalgalar, kuşlar da durur. nefesin kesilir, kalbin damarlarında dolaşan kanı itemez hale gelir. hücrelerin karmakarışık olmuş vaziyette düzensizleşirler.
rüzgar da yapraklar da tersine işler.. bir kaostur alır gider bütün evreni... gözlerin kararın.. algın zayıflar bütün duyu organların boynundaki mucizeye odaklanmışlardır..beyninde şimşekler çakar fark etmezsin..

minik bir gıdıklanma olur vücudunda.. karnına krapmlar girer.. o an hiç bitmesin diye kıpırmaya, nefes almaya, karşılık vermeye korkarsın..

işte sevgiliye teslim bayrağının çekildiği andır,yapacak hiç bir şeyin olmadığı, sorgusuz sualsiz hakimiyetine girildiği, esaretin mutluluk verdiği tek an o andır işte.

işte sevgilinin kömür alevi dudakları bedenin ile başım arasında bir noktaya temas etti mi felaketin olur... evren küçülür, göz bebeklerine sığacak kadar olur. göz bebeklerin de evren kadar !!!

ve sürüp gider bu güzellikte, sevgili dudakların boynundaki beklenmedik işgali...