bugün

bayram ali öztürk

tok sesi ve etkileyici hitabetiyle ünlü, imam rabbani hazretleri'nin mektubatınu adeta su gibi içmiş, 2006 senesinde camide kahpece şehit edilmiş mübarek hocaefendi.

Fatih'te ismailağa Camii'nin Alimlerinden emekli imam Şehit Bayram Ali Öztürk, 1952'de Trabzon'nun Of ilçesi'nde doğdu Çocukluğu Adapazarı'nda geçen Öztürk, Atatürk Üniversitesi ilahiyat Fakültesi'nden mezun oldu.

Şehit Bayram Ali Öztürk, 1952'de Trabzon'nun Of ilçesi'nde doğdu Çocukluğu Adapazarı'nda geçen Bayram Hoca, Atatürk Üniversitesi ilahiyat Fakültesi'nden mezun oldu Farsça, Arapça, Osmanlıca, ingilizce ve Fransızca bilen Bayram Hoca, hukuk eğitimi de aldı. Büyük islam alimlerinden imam Rabbani'nin mektuplarından oluşan 'Mektubat-ı Rabbani' kitabını ezbere bilen ve her pazar sabahı ismailağa Camii'nde sohbet veren Şehit Bayram Ali Öztürk'ün bir oğlu, iki de kızı bulunuyor.

Bayram Hoca, muhakkik, muttaki bir ilim adamıydı. Büyük hocalardan ders okumuştu. Yıllarca Mahmud EfendiHz Sadreddin Yüksel, Halil Günenç ve Mehmet Savaş gibi kudema bezmine ahirde gelen allamelerin ilim halkalarında bulunmuştu .

Bayram Hocanın ibare ve ifade vukûfiyeti ilim ehli tarafından takdirle karşılanırdı. Kem aletle kemâlât olmayacağını bilenler, Onda ders okumayı Allah Tealanın bir ihsanı olarak telakki ederlerdi.

Muhterem Mahmut Efendi Hz öğrencileri arasında Ona ayrı bir alaka gösterirdi. Yıllarca ders olarak okuttuğu imam-ı Rabbani Hazretlerinin Mektubat'ını okuyup, şerhetme görevini Ona vermişti. Sultan Selim Camiinde Pazar sabahları, namazdan sonra akdedilen sohbet programının bir bölümünde gür sesi ve geniş müktesebatıyla yıllarca mektupları tercüme ve şerh etti Bir ara haftanın her günü sabah namazlarından sonra ismailağa Camiinde de Mektubat dersleri vermişti.

Bayram Hoca, imam-ı Rabbani Hazretleri'nden bahsederken kendisini, Onun adını ağzına almaya layık görmez, ismini telaffuz etme yerine Sultan kelimesini kullanırdı. Mektubat derslerinde zamanla o derece uzmanlaştı ki bir çok hocanın okumaya dahi cesaret edemediği mektupları kürsüde şerhetti. Bu yönü Mektubatçı Bayram Hocabdiye tanımasına yol açtı.

Bayram Hoca Mektubat dışındaki kitapları okutma noktasında da müşarun bil-benan/parmakla gösterilen bir ilim adamıydı. Zira istanbul medreselerinde takip edilen klasik eserlerin yanı sıra doğu-batı medreselerinde okutulan bir çok kitabıda okutmaktaydı Yıllar önce Arapça kitap satan bir dükkanda karşılaştığım bir öğrencisine hocanız akaitte ne okutuyor? diye sorduğumda talebesi şöyle demişti: Said Ramazan el-Butinin Kübral-yakîniyyâtil-kevniyyesini henüz bitirdik, nasip olursa Seyyid Şerif Cürcaninin Şerhul-Mevakıfine başlayacağız. Ne oldu, başladılar mı, başladılarsa ne kadar devam ettiler bilemiyorum Fakat bildiğim bir şey var ki o da bu devirde Şerhul-Mevakıf gibi kitapları okutabilecek hocaların sayısının iki elin parmaklarını geçmeyeceğidir

Bayram Hoca etraflı bir literatür bilgisine de sahipti O, neyi, nerede bulabileceklerini araştıran hoca ve öğrencilerin müracaat kaynağıydı. Ömrünü kitaplara vakfeden muasır bir ismail Saib Sencerdi Devlet kütüphanelerinin bir çoğundan daha büyük bir kütüphaneye sahipti Buna rağmen durmaz, sık sık Sultanahmetteki irşad Kitapevini ziyaret ederdi Kitapevinde Onunla birkaç defa karşılaşmıştım Yeni gelen kitaplara iştiyakla bakar, ilgisini çekenleri bir tarafa ayırırdı Orada bulunan diğer kitap taliplileri, eserlerle alakalı istifsari sorular sorduklarında sözü alır, kitabın muhtevasından, yayınevlerine kadar ayrıntılı bilgiler verirdi.

Bayram Hoca iyi bir vaiz olmasının yanı sıra tahkik ehli bir ilim adamıydı Seçiciydi; her bulduğu kitabı okutmaz, her gördüğü meseleyi anlatmazdı Bu yüzden muhatapları sözlerini senet gibi güvenilir kabul ederdi Söylenmesi gereken hakikatleri anlatmaktan da çekinmezdi Bu yüzden son yılları hayli sıkıntılı geçmişti Takdir belgeleriyle onurlandırılması gerekirken cami cami sürüldü.

Bir gün Fatih'te ikibinden fazla kişinin hazır bulunduğu bir camide teravih öncesinde vaaz ediyordu O geceki konuşmasında Osmanlı Devletinden bahsediyor, Çanakkale başta olmak üzere diğer cephelerde tahakkuk eden Allah Resulü (sav)in manevi yardımlarını anlatıyordu Konuşurken ifadeler boğazında düğümleniyor, belli bir süre sonra kendini toparlayıp gür sesiyle Cemaat! Bu topraklara sahip çıkın!ifadesini tekrar ediyordu .

Ulemanın kıt olduğu nasibsiz bir asırda yaşadığından omuzlarında büyük sorumluluk taşımaktaydı Eşine az rastlanır bir ilim ve gönül eriydi Büyük adamdı Dünyaya elveda derken de büyük adamlar gibi gitti .

Kitapseverler, müşkili olan öğrenciler, vaazlarını takip eden cemaat Bayram Hocayı unutamayacak Daha şimdiden özlediklerini söylüyorlar. Sultan buyuruyor ki deyişini, kürsüdeki celalli sesini, müeddep duruşunu, en zor metinleri rahat bir şekilde çözüşünü, siyonizme kafa tutuşunu ve istikametini özleyecekler.

Bayram Hoca etraflı bir literatür bilgisine de sahipti O, neyi, nerede bulabileceklerini araştıran hoca ve öğrencilerin müracaat kaynağıydı Ömrünü kitaplara vakfeden muasır bir ismail Saib Sencerdi Devlet kütüphanelerinin bir çoğundan daha büyük bir kütüphaneye sahipti Buna rağmen durmaz, sık sık Sultanahmetteki irşad Kitapevini ziyaret ederdi. ilim Hayinesiydi,son derece mütevazi bir kişiliği vardı.

kaynak : http://www.facebook.com/M...hitBayramAliOzturkHocamiz