bugün

funda

hayatımdaki en büyük karşıtlığın simgesi...

siyah olduğu zaman beyazı kıskandıran, beyaz olduğu zaman karanlıklara ışık açtıran,
şiirlerimi yazarken kalemin durmamasını sağlayan,konuşurken boğazımda bir şeylerin düğümlenmesine neden olan,
her sabah gözlerimdeki umut, her gece duvara dönüp ismini sayıkladığım hayal kırıklığı...
çölde kaybolurken karanlıkta bulduğum su ve ya buzullarda donarken içimi ısıtan ışık...
içinden çıkamadığım derin bir kuyu ve bana yardım edip etmeyeceğini bilemediğim ateşten merdiven basamakları...

ben seni hep mutlulukla betimlemiştim ama sen kendin yarattın üzüntümü.
ben senle ikimizi sürekli çalan bir şarkıya benzettim, sense kulaklarını tıkayıp yine kendi başına dans etmeyi sürdürdün.
ben bütün dileklerimde ikimizi konuk ettim dudaklarımda, sen dudaklarını büzüp yarının bi' önemi olmadığını söyledin.
üzüldüğünde sarıldın , çünkü yanında hep duran bendim; ama sen senin gidişinden sonra günden güne tükendiğimi görmemiştin.
ben seni bulurum yine bir gün, çünkü göremesen de benden daha da yalnızsın.

ben sana ' bu türlü gitmene alışamam ' demiştim; alışamadım.

üzdüm seni haklısın, özür dilerim her şey için.