bugün

kuran da içki içmek haram değildir

Allahın indirmiş olduğu kuranı kerimde aşağıda ki ayetler ve açıklamaları da mevcuttur, ilgilenen ve okuyacak olanlar için özellikle yorumu da okuyanlara ait olmak üzere ben de kopyalayıp yapıştırdım.

Kendim bir yerimden uydurmadan yani...
--spoiler--
insanlardan öyleleri vardır ki: "Biz Allah'a ve ahiret gününe
iman ettik" derler; oysa inanmış değillerdir.
(Bakara Suresi, 8)

Müminlerin arasında yaşayan münafıklar, her ne kadar samimiyetsizliklerini sezdirmemek için çalışsalar da, pek çok konuda gerçek yüzlerini ele veren davranışlar sergilerler. Kalplerindeki hastalığın sık sık ortaya çıktığı durumlardan biri de Kuran ayetleri hakkındaki yorumlarıdır. Gerçekten iman etmedikleri ve dini kendi çarpık mantık örgüleriyle değerlendirdikleri için Allah'ın müminlere, samimiyetlerine karşılık verdiği anlayış ve ilimden yoksundurlar. Bu yüzden Kuran okuduklarında da ayetlerde işaret edilen anlamlara, verilen öğütlere, hatırlatmalara akıl erdiremezler. Her fırsatta müminler arasında ayrılık çıkararabilecekleri ya da kendi nefislerine uydurabilecekleri şekilde ayetleri çarpık yorumlarlar. Münafıkların bu davranışından Kuran'da şu şekilde bahsedilmektedir:

Sana Kitabı indiren O'dur. O'ndan, Kitabın anası (temeli) olan bir kısım ayetler muhkem'dir; diğerleri ise müteşabihtir. Kalplerinde bir kayma olanlar, fitne çıkarmak ve olmadık yorumlarını yapmak için ondan müteşabih olanına uyarlar. Oysa onun tevilini Allah'tan başkası bilmez. ilimde derinleşenler ise: Biz ona inandık, tümü Rabbimiz'in Katındandır" derler. Temiz akıl sahiplerinden başkası öğüt alıp-düşünmez. (Al-i imran Suresi, 7)

Münafıklar, iman eden samimi Müslümanlardan dış görünüş olarak ince bir çizgiyle ayrılırlar; fakat içyüzleri bambaşkadır. Münafıklar dıştan bakan bir kimseye dini yaşadıkları izlenimini verebilir; konuşmalarıyla, tavırlarıyla Müslüman taklidi yapabilir, ibadetleriyle kendilerini dindar kimseler olarak tanıtabilirler. Ancak onların din anlayışı Kuran'ı değil, kendi çarpık mantıklarını esas almaktadır. Dine bakış açılarının temelinde menfaat sağlama, kendi istek ve tutkularını tatmin etme amacı yer alır.

işte münafıklar bu niyetlerini gizleyerek müminler arasında Kuran ahlakının yaşandığı ortamdaki güzelliklerden istifade etmek isterler. Allah'ın Katından bir rahmet olarak Müslümanlar üzerinde oluşturduğu bolluk, bereket, güzellik, huzur, güven, neşe, kardeşlik, şefkat, merhamet, sevgi, saygı ortamından faydalanmaya çalışırlar. Ayrıca bu menfaatçi yaşam biçimlerini hiç kimsenin fark etmediğini, Müslümanları kandırdıklarını düşünürler ve bunu zekalarıyla çok iyi başardıklarına inanırlar.

Ancak münafıklar bu düşünceleriyle çok büyük bir yanılgıya düşerler. Çünkü en ufak bir samimiyetsizlik bile iman gözüyle bakıldığında hemen anlaşılabilir. Fakat herşeyden önemlisi gizlinin gizlisini bilen, herşeyin iç yüzünden haberdar olan Allah bu kimselerin gerçek yüzünü bilmektedir. Dolayısıyla göstermelik olarak taşıdıkları mümin alametlerinin de Allah Katında bir geçerliliği olmayabilir.

Allah bu kimselerin yaptıkları ibadetlerin geçersizliğini;
"... yapmakta oldukları şeyler (ibadetler) de geçersizdir." (A'raf Suresi, 139) ayetiyle belirtmektedir.

Ayrıca Allah münafıkların samimiyetsiz dindarlıklarından, gizli kaldığını düşündükleri yönlerinden de haberdar olandır.
Dolayısıyla münafıklar bu sahtekar yaklaşımları ile ayette haber verildiği gibi;

"...yalnızca kendilerini aldatıyorlar ve şuurunda değiller." (Bakara Suresi, 9)
--spoiler--
`http://www.harunyahya.org/imani/Munafik1.html`

yazar müslümanların derken zaten kendini müslüman olarak görmediğini açıkça göstermiş, ben yine de bunu söyleyemem.

ammaaa
--spoiler--
1.şimdi, iki kere iki dört eder kesinliğinde ispatlayarak inkarcı müslümanların gözüne sokacağım tez
--spoiler--
burada bunu derken şunu unutmuş, yapmış olduğu hareket;

kendisi zaten kendini müslümanlardan saymaz iken yapmış olduğu tefsir çalışması ona girecek olan kişi söylemidir. ispatı da yorumuma gerek kalmadan yukarıdaki ayetlerdir.

"...yalnızca kendilerini aldatıyorlar ve şuurunda değiller." (Bakara Suresi, 9)